.

.

31 Temmuz 2012 Salı

AkParti Amasya Milletvekili Prof.Dr.Naci Bostancı ile "Türkiye'nin İç ve Dış Politikası" Konulu Twit-Söyleşimiz


TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 30Temmuz2012  Saat:22.30'da AkParti Amasya Milletvekili Prof.Dr. Naci Bostancı ile buluşturduk. Prof. Bostancı iç ve dış polikataya dair sorularımızı yanıtladı.



Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Hatay'da yaşanan "canlı polis teşhisi" olayıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Sevimsiz. Usül daha dikkatli bir şekilde uygulanabilirdi. Vatandaş için olsa sorun değil, "vekil oğlu" olunca daha dikkat..

Türkbaharı Moderatör Türkiye'de bir muhalefet boşluğu olduğunu düşünüyor musunuz?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Muhalefet zayıf. CHP kendi içine gömülü. MHP sınırlı bir alanda siyaset yürütüyor. BDP için tek konu var. İyi muhalefet iktidar ilişkilerine çok önemli katkı sağlar. Futbol oyunu gibi..

Türkbaharı Moderatör: Demokrasimiz için etkin muhalefet ne kadar önemli? Türkiye'de neden etkin, yapıcı muhalefet yapılamıyor?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Türkiyedeki siyasetin temel karakteristiğiyle alakalı. Sağ diye adlandırılan çevre aslında özgürlükcü, demokrat, modernleşmeci sol denilen çevre ise, müesses yapının yanında yer alıyor. Toplumsal desteğin yitirildiği bir zeminde yol alıyor. Aynı zamanda bürokratik vesayet diye adlandırılan yapı,muhalif siyasetin halk temelli oluşmasını engelledi. Bundan sonra soldan daha iyi bir muhalefet bekleriz. Yanılsamalar yaratan şartları aşarlarsa..

Türkbaharı Moderatör: Kılıçdaroğlu'nun muhalefet ve liderlik gücünü değerlendirdiğimizde sizce nasıl bir tablo çıkıyor?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Sn. Kılıçdaroğlu'nu kişisel olarak olumlu bir figür görüyorum ancak liderlik yetenekleri bakımından zayıf. Lider,kendisi gelir inşa liderlik bir yere kadar...

Türkbaharı Moderatör: Sosyolojik olarak baktığımızda medyaya göre "pek de başarılı olmayan" AkParti neden %50üzerinde oy alıyor?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Medya homojen değil. Eleştiri mutlaka başarısızlığın kanıtı değildir. Demokrasilerde başarının en önemli referansı aldığı oydur.

Türkbaharı Moderatör: Sn.Başbakan'ın "partili cumhurbaşkanı" önerisine nasıl bakıyorsunuz?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Partili cumhurbaşkanı genel olarak sistem değişikliği ile düşünülebilir. Tam başkanlık sistemi gibi. Sadece onunla sınırlı olmaz

Türkbaharı Moderatör: Eğer Sn.Başbakan "partili cumhurbaşkanı" olursa sizce AkParti'de başbakanlığı kim üstlenir?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Bugünden kestirmek güç. Siyaset dinamik.. Günü geldiğinde belli olur... Gerçekten öyle.

Türkbaharı Moderatör: Sn.Başbakan'ın Has Parti ile birleşme teklifini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Olağan bir gelişme. Aynı kök aynı mecra. Zaten son yıllarda ara kademeler kalkmıştı.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Her ülkeyle çelişik pozisyonlar var. çatışan ve ortaklaşan durumlar. kolay değil. Türkiye iyi götürüyor. Bölgenin denklemleri  çok karışık fakat yine de en önemli konu Kürt meselesi. içerde ve dışarda...Ortadoğuda güvenlik için ortak tutum gerekli.

Türkbaharı Moderatör: Sizce Türkiye genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve demokratik rejimiyle bölgesel lider bir güç olabilir mi?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Olabilir ama bunun lafından çok icraatını yapmak önemli. Her iddialı laf beraberinde engelleyici dinamikleri çalıştırır.

Türkbaharı Moderatör: Bunu biraz açabilir miyiz? Sizce Türkiye bunu başarabilmesi için neler yapmalı?

Prof.Dr.Naci Bostancı: Üniversiteler yaygınlaşıyor. Okullaşma oranları yükseliyor. Dünyaya daha fazla entegre oluyor. Devlet kuvözünde kazanma bitiyor. Dünyanın mühim üniversitelerinde çok sayıda parlak öğrencimiz var. Siyaset kalite kazanıyor. Vatandaşlık gelişiyor. Sivil toplum güçleniyor. Arge yatırımları artıyor. Dış politika dinamikleşiyor. Bunların hepsi ve sayılacaklar önemli.

Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Sn.Yavuz Baydar ile "Medyada Şeffaflık" Konulu Twit-Söyleşimiz



TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 29Temmuz2012  Saat:23.00'da Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Sn. Yavuz Baydar ile buluşturduk. Sn. Baydar medya ve dış polikataya dair sorularımızı yanıtladı.


Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi olarak bize "ombudsmanlık"tan biraz bahseder misiniz? Nedir ombudsmanlık?

Yavuz Baydar: 13 yıldır yapılan bu iş, gazeteciliğin biraz ahlaki anlamda elden geçmesi. Her gazetenin bir çamaşır makinesine ihtiyacı var.

Türkbaharı Moderatör:  Başbakan bir kısım medyadaki "kalemşörler"den ve uluslararası bağlantılarından bahsetti.Bu konuda ne düşünürsünüz?

Yavuz Baydar: Farklı fikirler özgürlüktür. Eskiden askeri arkalarına alırlardı, bürokrasiyi. Şimdi artık siyasi tabanları düşünmeleri lazım.

Türkbaharı Moderatör: Sn.Başbakan'ın medyadan bu kadar şikayetçi olmasını neye bağlıyorsunuz?

Yavuz Baydar: Aşırı hassas ve kontrolcü. Hiç gerek yok. Yüzde 50 üzeri sevilen bir insan. Değişimi yönetmesi isteniyor. Aldırmamalıdır. Değişimi yönetmeli. Türkiyeyi değştimeli, yenilemeli. Reset etmeli. Basınla uğraşmamalı. Herkesi açık konuşmaya davet etmeli.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye basın özgürlüğü konusunda sizce ne kadar başarılı? Bu konudaki eleştiriler sizce ne kadar haklı?

Yavuz Baydar: Artılar ve eksiler var. Artılar önemli. Tabular kırılıyor. Ama başta Kürtler herkes medyasıyla özgür olmalı. Fikirler uçuşmalı. Türkiye'de ifade nedeniyle 1 gazeteci bile hapiste olmamalı. Bu kabul edilemez, ayıptır. Anti Terör yasası değişmeli. Özgürlük esas.

Türkbaharı Moderatör: Birsoru dan:Basılı medyanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?Sizce medya tamamen dijitalleşir mi?

Yavuz Baydar: Bence 10 yıl içinde herşey yeniden düzenlenecek, eskisi gibi kalmayacak. Yazılı basın zordadır.

Türkbaharı Moderatör: Sıcak gündemi yakından takip ediyorsunuz.Suriye son gelinen noktada ne durumda?

Yavuz Baydar: Uzun ama sonu belli. Esed gidecektir. Zamana karşı durulmaz, yanlış yaptı, Ankara'yı dinlemedi. Bir dost ülkeyi kaybetti.

Türkbaharı Moderatör: Müslümanların katledildiği birde Arakan var.Türkiye bu konudada ağırlığını koydu.Oradaki son durum nedir?

Yavuz Baydar: Esas mesele, Sudan Zimbabwe Gazze Suriye heryerde insanların katledilmesine karşı çıkmaktır. Din ayrımı gözetmeden.

Türkbaharı Moderatör: Siz bölgeyi de yakından takip eden bir gazetecisiniz.Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yavuz Baydar: Bence düzen değiştirici değil, değişime ilham verici ve model olucu bir rol daha önemli.

Türkbaharı Moderatör: Sizce Türkiye genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve bölgede artan gücüyle bölgesel lider güç olabilir mi?

Yavuz Baydar: Evet, ama kibir tuzağına kapılmadan. Ekonomi yoluyla.

Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz. 

29 Temmuz 2012 Pazar

"Psikolojik Savaş" Kitabı Yazarı Prof.Dr.Nevzat Tarhan ile "Medya ve Psikolojik Savaş" Konulu Twit-Söyleşimiz




TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 28Temmuz2012  Saat:22.30'da "Psikolojik Savaş" kitabı yazarı Prof.Dr. Nevzat Tarhan ile buluşturduk.Prof.Tarhan medya ve psikolojik savaşa dair sorularımızı yanıtladı.




Türkbaharı: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. "Psikolojik Savaş" kitabının yazarı olarak bize kısaca psikolojik savaşın tanımını yapabilir misiniz?

N.Tarhan: Psikolojik Savaş dış tehdite karşı, Psikolojik Harekat iç tehdite karşı kullanılan terimlerdir. Psikolojik Harekat insanların duygu düşünce ve davranışlarını değiştirerek stratejik amaca ulaşmak için gerekli bilgi savaşıdır.

Türkbaharı: Psikolojik savaş yöntemleri hangi ortamlarda kullanılır? Bunun "meşru" bir zemini var mıdır?

N.Tarhan: Psikolojik Savaşın ana unsurları Propaganda teknikleridir Kara gri ve beyaz propaganda beyaz propaganda meşru zeminde işler. Şu unutulmamalı açık ve dürüst iletişimin olduğu yerde psikolojik harekat işlemez.

Türkbaharı: Siz aynı zamanda asker kökenlisiniz.Bir ülkenin askeri kendi milleti üzerinde psikolojik harekat uygulayabilir mi?

N.Tarhan: Bu ülkenin askeri bir zamanlar kendi milletine karşı psikolojik savaşın bütün tekniklerini uyguladı maalesef. Bunun yargıya yansımış canlı örneği BÇG (Batı Çalışma Grubu) dur.

Türkbaharı: Türkiye'de birçok askeri darbe yapıldı.Bu darbelerin zeminini hazırlamak için psikolojik harekat uygulanmışmıdır?

N.Tarhan: Psikoljik Harekat olmadan darbe veya müdahale olmaz.12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 Genelkurmay arşivleri incelenirse psikolojik savaş konusunda doktora tezleri yazılabilir.

Türkbaharı: Türkiye'de psikolojik savaş medya üzerinden mi uygulandı? Medyanın darbeye "yataklık" yaptığını söyleyebilir miyiz?

N.Tarhan: 1 Mayıs 1977 K.Maraş Sivas Çorum, 1993 olayları ile aynı tarihlede basına servis edilen bilgiler arasındaki bağlantı incelenirse terörle mücadele adı altında ani görev olarak bilinen olaylar incelenirse ve medyanın çanak tutucu rolü görülürse psikolojik savaşı görürüz. Ayrıca psikolojik savaş TSK'yı da hedef aldı "Memleket elden gidiyor Atatürk'ün kemikleri sızlıyor" diye komutanları yanılttılar.

Türkbaharı: Dönemin medyası "tehdit edildiklerini" ve o ortamda başka bir seçenekleri olmadığını söyler.Sizce bu haklı bir gerekçemidir?

N.Tarhan: O dönemde tehdit edilmeyen hiç bir grup yoktu örnek vermek gerekirse Diyanet işleri Başkanı tasavvufla ilgili bir açıklama yapsa hemen bir Kurmay Albay biz genelkurmaydan arıyoruz diyerek tehdit edici konuşma yapar insanları korkuturdu. Aynı durum gazeteciler için de olmuştur fakat ilkeli gazeteciler dik durabildiler kısa vadede kaybettiler ama orta vadede kazandılar medyanın demokrasi ve samimiyet sınavı diyebileceğimiz günler yaşandı. Genel Kurmay adına arıyoruz diyen kişiler çoğu defa emir komuta zinciri dışında çalışan BÇG (Batı Çalışma Grubu) üyeleri idi.

Türkbaharı: 28Şubat'ta uygulanan psikolojik harekatlardan biraz bahsedebilir misiniz?O dönemde neler yaşandı?

N.Tarhan: 28 Şubat 1997 Psikolojik Savaş teknikleri açısında çok başarılı idi ancak sosyolojik olarak fiyasko idi.En çok kullanılan Psikolojik savaş tekniği beyaz ve gri propaganda tekniği idi. Rahmetli Erbakan In kanlı mı kansız mı sözü çok değerli bir propganda malzemesi oalrak kullanıldı sanki elinde silahlı bir örgüt bulunmuş gibi abarttılar. Başbakanlıkta sakallı kişilerin iftar görüntüleri düşman ordusunca başbakanlığın işgali olarak sunuldu, yani karıncaya tüfekle ateş etme denilen psikolojik savaş yöntemi kullanıldı.

Türkbaharı: Siz Türkiye'nin gidişatını içerde ve dış politikada nasıl görüyorsunuz?Sizce Türkiye bölgenin parlayan yıldızımıdır?

N.Tarhan: Türkiye güçlü göründükçe uyuyan düşmanlar uyanmaya başladı. Türkiye sayesinde Ortadoğu çoğrafyasına özgüven geldi fakat psikolojik savaş yöntemleri ile iç kavgaları abartmak isteyenler yeni psikolojik savaş planları yapıyorlar. Bir tanesi siyasette sertleşmeyi sağlamak diğeri Suriye ye savaş gibi kaos beklentisi sayılablilir.

Türkbaharı: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sn.Nuh Albayrak "Medya ve Bölgemizdeki Gelişmeler" Konulu Twit-Söyleşimiz



TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 27Temmuz2012  Saat:22.30'da Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sn. Nuh Albayrak ile buluşturduk.Sn.Albayrak medya ve bölgemizdeki gelişmelere dair sorularımızı yanıtladı.



TürkBaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım.

Nuh Albayrak: Böyle bir teveccühe layık gördüğünüz için ben teşekkür ederim. Bendeniz hazırım, herkese iyi akşamlar diliyorum.

TürkBaharı Moderatör: Sıcak gündem Suriye konusunda geldiğimiz son nokta nedir? Türkiye'nin Suriye politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nuh Albayrak: Suriye'de gündem "Kuzey Suriye"ye sıkıştı. Dikkat ederseniz artık pek Esad'dan bahsetmiyoruz. Biraz kendi derdimize düştük gibi. Suriye politikamızı, isabetli buluyorum. Yani başından beri Esad'ı desteklemiş bir Türkiye'nin şu andaki halini düşünemiyorum. Ama kuzeydeki Kürt oluşumu konusunda ya hazırlıksız yakalandık veya oluşumun gerisinde kaldık gibi bir görüntü var.

TürkBaharı Moderatör: Suriye Irak ve İran'ın kuzeyinde Kürtlerin birleşip bir devlet kuracağından bahsediliyor.Böyle birşey sizce mümkün mü?

Nuh Albayrak: Kısa vadede böyle bir birleşme beklemiyorum ama artık Iraklı ve Suriyeli Kürtler bunu arzu etmeseler bile birileri kurduracak!

TürkBaharı Moderatör: Sizce Suriye konusunda uluslararası kuruluşlar neden bu kadar sessiz kaldı?Libya'da kısa sürede müdahale gelmişti.

Nuh Albayrak: Bir kısmı... Sanki Suriye ile Türkiye başbaşa bırakıldı. Çünkü çok iyi biliyorlar ki Türkiye'nin de görmezden gelme şansı yok.

Türkbaharı Moderatör: Siz Esad'ın yönetimi bırakacağını düşünüyor musunuz?Yoksa sonuna kadar direnir mi?

Nuh Albayrak: Esad bırakma şansını kaybedeli çok oldu. Bundan sonraki sağlıklı bir geçiş olmaz. Belki can korkusu sebebiyle zoraki bir bırakma olabilir.

TürkBaharı Moderatör: Bir medya yöneticisi olarak Sn.Başbakan'ın medyadan bu kadar şikayetçi olmasını neye bağlıyorsunuz?

Nuh Albayrak: Medyadan ben de çok şikayetçiyim! Hem de Başbakan'dan çok önce başlayan bir süreçte. Çünkü medyanın hataları hepimizi etkiliyor.Ama Başbakanın şikayetleri biraz farklı olabilir. Onu da "Biz canla-başla çalışıyoruz. Medya da bize destek olması gerekirken engel oluyor" şeklinde özetleyebiliriz. Başbakan'ın duygusal yönünün belirginliğinin de bu tepkide etkili olduğunu düşünüyorum.

TürkBaharı Moderatör: Türkiye basın özgürlüğü konusunda sizce ne durumda? Bu konudaki eleştiriler sizce ne kadar haklı?

Nuh Albayrak: Çok karmaşık bir konu. Bir kere Türkiye'de basın özgürlüğünün tarifinde problem var. Medyanın büyük bölümü bunu "sorumsuzluk" olarak algılıyor ve kendisi nasıl davranırsa davransın müdahale edilmemesini istiyor. Nitekim, bazı uygulamaların, özgürlük konusunda bizden çok ileride olduğu ülkelede çok daha farklı (otokontrol veya sorumluluk) olduğunu görüyoruz.İşte bu davranış müdahaleye zemin hazırlıyor Yani basın önce kendisini kontrol edebilirse geriye sadece haklı eleştiriler kalır Ancak o zaman bu eleştirilete tahammül talep etmeye hakkı olur..

TürkBaharı Moderatör: Türkiye Gazetesi teknoloji konusunda atağa geçti. Teknoloji medya için sizce ne kadar önemli mi?

Nuh Albayrak: Dijital teknoloji hep gazeteler için tehdit olarak algılandı. Bu süreç böyle ilerleyecekse bu "tehdit"i "fırsat"a çevirebilirsek Gazetelerin olumsuz etkilenmesini önleyebiliriz diye düşündük ve başkalarının "hibrit gazete" adını verdiği oluşum doğdu. Şayet "aranan" bir içerik üretebilirsek, onu da teknolojinin verdiği imkanları kullanarak sunabilirsek internet gazeteler için tehlike olmaktan çıkar "imkan" haline dönüşür diye düşünüyoruz, onu yapmaya çalışıyoruz. daha SÜRPRİZLERİMİZ VAR.

TürkBaharı Moderatör: Türkiye sizce genç nüfusu,büyüyen ekonomisi ve bölgede parlayan yıldızıyla lider bölgesel bir güç olabilir mi?

Nuh Albayrak: Oldu bile... Zaten az önce bahsettiğimiz oluşumları özellikle bu açıdan değerlendirmek gerekir. Ben Suriye meselesinin, son dönemde doğuda da hayat olduğunu farkeden Türkiye'nin Ortadoğu ve Arap dünyasına ilerlede önünün kesilmesi için kullanıldığını düşünüyorum. Bizim tek eksiğimiz "milli şuur". Kesinlikle bir siyasi görüşten bahsetmiyorum.Tam tersi, ortak meselelerimiz; geleceğimiz konusunda tek yürek olmaktan bahsediyorum. İşte bu noktada medya ve siyasiler başta olmak üzere toplum durumunu gözden geçirmeli ve işte bu hedefler için iktidarı sorgulamalıdır.

TürkBaharı Moderatör: Son olarak TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Nuh Albayrak: Az önceki genel cevabı "özel"leştirmemiz kafi. Yani küçük engellere takılmayıp, Türkiyenin; çocuklarımızın geleceğini hedefler, bunun için projeler üretirseniz en çok ihtiyaç duyduğumuz kurumlardan biri olursunuz. Bu hedefler çerçevesinde iktidarı da icraatları da takip eder, gerektiğinde sorgulayabilirseniz ileride şükranla anılırsınız..

TürkBaharı Moderatör:Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.

Nuh Albayrak: Ben teşekkür ederim. 140 karakter baskısı altında sürç-ü lisan etmişsek affola.

TürkBaharı Moderatör: Türkiye'nin her kolda sizin gibi değerli yöneticelere ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.İçten samimi cevaplarınız için teşekkürler

Nuh Albayrak: Mesele samimiyetimizi eylemlerimize yansıtabilmekte. Türkiye'yi tümüyle seviyoruz, hep birlikte gelişelim istiyoruz.

27 Temmuz 2012 Cuma

Habertürk Dışhaberler Müdürü Sn.Ceyda Karan ile "Türkiye'nin Dış Politikası" Konulu Twit-Söyleşimiz




TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 26Temmuz2012  Saat:22.30'da Habertürk Dışhaberler Müdürü Sn.Ceyda Karan ile buluşturduk.Sn.Karan dış politikaya dair sorularımızı yanıtladı.



Türkbaharı: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt yapılanmasından söz ediliyor.Gerçekten böyle bir yapılanma sinyalleri var mı?

C. Karan: 'Yapılanma'dan ne kast ettiğinizi anlayamadım doğrusu. Suriye'nin kuzeyinde. Kürtler var ve krizin başından beri birlik sergiliyorlar.

Türkbaharı: Sn.Başbakan'ın bahsetmiş olduğu Irak'ın Kuzey'inde yetiştirilen Kürtlerin Suriye'deki yapılanması.Esad'ın Suriye'nin kuzeyinden böyle bir yapılanmaya zemin hazırlamak için güneye çekildiği bilgileri var. Kuzey Irak, İran ve Suriye'deki Kürtler ile bir Kürt devleti kurulacağından bahsediliyor.Sizce bu ne kadar mümkün?

C. Karan: Bana kalırsa öyle veya böyle kontrolü yitireceğini biliyordu..böylelikle 'tampon bölge'kurmuş oldu.. Kısa vadede çok mümkün görünmüyor. Gördüğüm kadarıyla böylesi bir talep de dile getirilmiyor..

Türkbaharı: İsrail'in Mavi Marmara ile ilgili Türkiye'den özür dileyeceği söyleniyor.Sizce İsrail böyle bir adım atarmı?

C. Karan: Stratejik çıkarları oraya kadar gelip dayatırsa bir ara formül bulunabilir bence..

Türkbaharı: İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi Türkiye'nin dış politikası açısından baktığımızda sizce ne ifade eder?

C. Karan: Başından bu yana Türkiye'ye ihtiyacı bulunduğu tezini doğrulamış olur.. İhtiyacının giderildiği manasına da gelir.Lakin ben bunun artık mühim olduğu kanaatinde de değilim.

Türkbaharı: Türkiye'nin Arap baharı başladığından bu yana bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

C. Karan: 'Komşularla sıfır sorun' retoriği realpolitikle sınanmaya başlandı. Tunus, Libya, Mısır'da bir şekilde yumuşak geçiş mümkün oldu ama Suriye'de olmadı.Türkiye Suriye'de'yumuşak gücünü' hakikaten kullanabilseydi başarılı olabilirdi kanaatindeyim..

Türkbaharı: Başbakan'ın Suriye'nin tavrı aynen devam ederse ensert şekilde karşılık bulacağını açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

C. Karan: Sorunuzu anlayamadım. Ama şunu söyleyeyim, Kürt hassasiyeti Esad'ın yarattığı sorunun önüne geçmiştir artık. Bu gelişmeler Şam'a ne getirir tam bilemiyorum.. Asıl soru Türkiye Kürt meselesini çözümü fırsatı değerlendirilebilir mi.

Türkbaharı: Başbakan Şangay Beşlisinden bahsetti.Sizce Türkiye AB'den eksen değiştirerek Şangay Beşlisi'ne doğru kayabilir mi?Bu mümkün mü?

C. Karan: Daha önce gözlemci statüsü konuşulmuştu. Ama bu konjonktürde mümkün değil. Biraz komik kaçtı..

Türkbaharı: Sizce Türkiye genç nüfusu, demokratik rejimi ve büyüyen ekonomisiyle bölgesel lider bir ülke olabilir mi?

C. Karan: Bence Türkiye zaten bölgesel lider. Dinamizmi bile kafi. Fakat çok ciddi sorunları var. En başta zihniyetle alakalı.

Türkbaharı: Bunu biraz açabilirmiyiz? Bu sorunların çözümünde nasıl bir politika izlenmeli sizce?

C. Karan: Sorun iktidarların toplumdaki açık görüşlülüğün gerisinde kalmasıyla başlıyor hep.Belki Türkiye'de olan bu..Çözümü değişiklik.

Türkbaharı: Sivil toplum örgütleri sizce bu konuda elini taşına atabilir mi? İktidarla paralel çözüm odaklı çalışmalar yapılabilir mi?

C. Karan: Sorun sivil toplum örgütlerinin sürekli iktidarın hoşuna giden fikirler üretmesi... İktidarın hep bunu arzulaması.

Türkbaharı: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.

C. Karan: Rica ederim.

26 Temmuz 2012 Perşembe

AHaberTv Danışmanı Sn. Atılgan Bayar ile "Medya ve Bölgemizdeki Gelişmeler" Konulu Twit-Söyleşimiz


TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 25Temmuz2012  Saat:22.30'da AHaberTv Danışmanı Sn. Atılgan Bayar ile buluşturduk.Sn.Bayar medya ve dış politikaya dair sorularımızı yanıtladı.


Türkbaharı: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Sizce Türkiye'de günümüzde genel itibariyle baktığımızda medya ne kadar tarafsız ve bağımsız ?

A. Bayar: Tarafsız ve bağımsız değil. İkiye ayırarak başlayalım. Birincisi tarafsız medya olmaz. Bu çok 'platonik' bir hayal. Medyaların patronajları ve yönetimleri insanlar. İnsanlar da tarafsız olmazlar. Dolayısıyla bu imkansız. Gerekli de değil. Ama bağımsızlı başka bir özellik. Bağımsızlık konularında sorunlar var. Ancak iyi bir medyanın da illa ki bağımsız olması gerekmiyor. Bağımlı ve iyi gazetecilik yapan farklı medyalar takip edilebilir..

Türkbaharı: Geçmişte reklam verenler ile medya patronları arasındaki ilişkileri biliyoruz.Peki sizce bunu önlemenin yolu nedir?

A. Bayar: Bağımsızlık konusuna sadece reklam-sermaye ilişkileri açısından bakmamak lazım. Örneğin Cemaat gazeteleri var... Siyasi partilere angaje olanlar var.. Ben bu bağımsızlık işini önemsemiyorum.Söylediğim gibi bağımlı ama iyi gazetecilik yapılabilir. Sermaye bağımlılığı ise çözümü en kolayı.. Yasalar uygulanır. Tarafsız ve bağımsız gazete/medya platonik bir yalandır. Dünya ölçeğinde de ulusal çaplı bir örneği yoktur.

Türkbaharı: Ülkemizde pijamayla Başbakan karşılayan medya patronları oldu.Sizce Medya siyaset üzerinde bir nüfuz aracı olmalı mı?

A. Bayar: Olmamalı elbette. Ama medya her canı sıkılanın da şamar oğlanı olmayı kabul etmemeli..Nüfuz aracı derseniz, suçun ilgi alanına girer... Tesir aracı derseniz, demokrasinin ve normal olanı budur. Medyanın doğası ve işlevi gereği siyaseti etkilemesi doğaldır. Ancak, sorun bunu nasıl yaptığı. Bu nasıl'ın cevabını ararken medyaya özel şeyler bulmayız. Her sektördeki 'suç' yöntemleri neyse, onu görürüz.

Türkbaharı: Siz medyanın kuvvetler ayrılığında dördüncü kuvvet olduğunu düşünüyor musunuz?

A. Bayar: Hayır, düşünmüyorum. Medya bir devlet kuruluşu değildir ki Dördüncü Kuvvet olsun.

Türkbaharı: Türkiye'de basın özgürlüğünü nasıl değerlendirirsiniz?Bu konuda çok fazla eleştiri var bu eleştiriler ne kadar doğru?

A. Bayar: Ben çok kötü bir noktada olduğumuzu dününmüyorum. Bir ülkenin medyasında 'baskı var' diye yazılıyorsa... Baskı, yoktur...Ama elbette sorunlar var. Ve bu sorunlar da süreç içinde çözülecek gibi görünür. Yanlız, hakimler suç işlemez, polisler suç işlemez, gibi gazeteciler suç işlemez, diye bir batıl inanç da inşa edilmemeli.

Türkbaharı: Ülkemizde darbe dönemlerinde medyanın psikolojik harekatın altyapısı olarak kullanıldığı söylenir.Sizce bu doğru bir analizmi?

A. Bayar: Doğru. Ancak genelde halk üzerinde tesiri olmamış, darbeci savcılar üzerinde tesiri olmuştur. Örneğin halk üzerinde tesiri olsaydı, AK Parti iktidar olamazdı. Ama kimi savcılar o yayınları kullanmaya çalıştılar. Ben Türk medyası üzerinden yapılmaya çalışılan psikolojik harekatların başarısız olduğunu ve ancak 'kimi' savcılara yaradığını düşünüyorum.

Türkbaharı: "411 el kaosa kalktı" manşetini nasıl yorumluyorsunuz?Sizce bu manşet basın özgürlüğü kapsamındamı değerlendirilmeli?

A. Bayar: Ben masum görmüyorum ancak kriminal açıdan değil.. Hukuk nasıl görür, onu da hukukçular bilir. Medya hakkındaki bu sorular konvansiyonel medyada çok sorulmuş, çok tartışılmış sorular..Sizden daha farklı birşeyler beklesek.

Türkbaharı: Ülkemizde günümüzde yada geçmişte medya üzerinden bir toplum mühendisliği yapılmaya çalışıldığını düşünüyor musunuz?

A. Bayar: Daha önce verdiğim sorunun içinde bunun cevabı var. Evet toplum mühendisliği yapılmaya çalıştı ve başarılı olamadı. Bu başarısızlığın karinesi AK Parti iktidarıdır. Medya üzerindeki psikolojik harekat etkili olsa, AK Parti iktidar olamaz veya kalamazdı.

Türkbaharı: Sn.Başbakan'ın "kalemşörler" diyerek ithamda bulunduğu bir yapı sizce medyamızda mevcut mu?

A. Bayar: Evet.

Türkbaharı: Yakında yeni bir kitabınız çıkıyor. Kitaptan biraz bahsedebilir misiniz?

A. Bayar: Adı Müslüman Roma. Türkiye Cumhuriyet'nin Yakın Geleceği üzerine bir forecast çalışması. Siyaset, özellikle de Devlet üzerine 'öngörü' çalışmaları hiç yapılmıyor Türkiye'de.Mütevazı bir adım ve özendirici olsun istedim.

Türkbaharı: Bölgemizdeki hareketliliğide gözönünde bulundurursak sizce Türkiye'yi nasıl bir gelecek bekliyor? Doğru yoldamıyız?

A. Bayar: Erdoğan-Davutoğlu-Fidan troykasının katiyen doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Türkiye ulus-devlet formunu muhafaza ederek, irredentist olmayan bir anlamda akışkanlaşmaya başladı. Medyadan ve twitter'dan takip edebileceğiniz gibi, bu konudaki otomatik eleştiri mekanizmaları da nedamet getirmeye başladılar. Önümüzdeki dönem, Türkiye'nin önünde hacet kapılarının açıldığı bir dönem.Bir medeniyet ihya ve inşa sınavıyla karşı karşıyayız. 

Türkbaharı: Son dönemde Sn.Davutoğlu'na ağır eleştiriler yapılıyor.Siz dış politikada muhalefetin rolünü nasıl yorumlarsınız?

A. Bayar: Davutoğlu'na ağır eleştiriler yapılmıyor. Cahilane eleştiriler yapılıyor ki ağırlıktan daha aptalcadır.
Her alınan dönemeç, Davutoğlu politikalarının doğrulandığını gösteriyor. ve her dönemeçte, Serdar Turgut gibi nedamet getirenler oluyor... Ben Davutoğlu'na yönelik kampanyayı masum bulmuyorum... Türkiye'nin geleceğine yöneliktir. Ancak bu kampanyaya katılan çoğunluk, kötü niyetten değil, safoşluk ve muhalefet takıntısı yüzünden katıldılar.

Türkbaharı: Ortadoğu'da dikta rejimlere karşı bir halk ayaklanması var.Sizce Türkiye bu bölgede doğru politikalar güdüyormu?

A. Bayar: Evet. Erdoğan-Davutoğlu politikası dahiyane idi. Merkezine komplocu diktatör hükümetleri değil, halkları aldı ve kazandı. Dış Politika'nın merkezine bölge halklarını almak, bir dahinin dış politikaya dokunuşudur ve tarihte önemli bir işgal edecektir. Dünya halkları Erdoğan-DAvutoğlu-Fidan troykasının gözlerinin içine bakıyor... Türkiye vicdan kavramını aktive ediyor. Vicdan bir Dış Politika terimi değildir. Ama Türkiye bunu bir dış politika enstrumanı olarak dünyaya hediye ediyor..Vicdan bir Dış Politika terimi değildir. Ama Türkiye bunu bir dış politika enstrumanı olarak dünyaya hediye ediyor..

Türkbaharı: Başbakan Erdoğan bölgeyi ziyaretinde halkın ciddi teveccühünü görüyor.Bu politikanın yansıması olarak mı görüyorsunuz?

A. Bayar: Haliyle.

Türkbaharı: Siz Türkiye'nin bölgede yakın gelecekteki pozisyonunu nasıl görüyorsunuz?Halklar arasında bir kucaklaşmadan bahsedebilirmiyiz?

A. Bayar: Elbette.. Halihazırda, hükümetimizin bölge halklarını muhatap, merkez alan siyaseti, diktatörlükleri zaten by-pass etmişti..Bölge halklarının gözü Türkiye'nin üzerinde... Tayyip Erdoğan'ın gözlerine bakıyorlar.Bİr medeniyet ihya ve yeniden inşa süreciyle, akışkanlığı yüksek bir devlet ile karşılaşacağız... Gelenin adı Pax Turca. Bölgede Türk Barışı inşa ediliyor. Bu etki, irredentist bir arzuyu değil, medeniyet inşası perspektifini taşıyor.

Türkbaharı: Sizce Türkiye yükselen dışpolitikası,genç nüfusu ve büyüyen ekonomisiyle bölgede lider bölgesel bir güç olabilir mi?

A. Bayar: Bölgesel Liderlik, Türkiye'nin gücünü indirgeyen bir bakış.Küresel iki büyük liderden biri olmanın potansiyelini taşıyor. Myanmar'dan Meksika'ya tesirini anında hissettiren bir ülke Bölgesel değil, küresel oyuncudur. Örneğin, uzun yıllar Avusturya'da yaşayan Mehmet Küpeli dostumuz, kendisine gelen şikayetlere şöyle cevap veriyor: 'Avusturya'da ekonomik sıkıntı varsa, Türkiye'ye gelebilirler. Çok iş var ve yerli halk ucuza çalışmak istemiyor. Avusturyalılar, Şırnak'taki, Batman'daki inşaatlarda çalışabilir."Bunun artık espiri olmadığı bir dönemdeyiz. Berlin'de ise, yurduna dön, denilen taksi şöförü Türkler'in, 'şikayetçiyseniz başka ülkeye gidin,' dediğini biliyoruz ırkçılara.

Türkbaharı: Yeni kitabınınız "Müslüman Roma" gerçekten ses getirecek bir eser. Ne zaman raflarda yerini alacak?

A. Bayar: Müslüman Roma, sanırım önümüzdeki hafta içinde bütün kitapçılarda olacaktır, inşAllah..

Türkbaharı: platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz? 

A. Bayar: Bu twitter röportajı hadisesini beğeniyorum.Ama konvansiyonel medyanın bakışıyla bakmamanızı rica ediyorum. Hem twitter, hem de gençliğin dinamizmi, daha özgün alanlar açmanıza imkan tanıyabilir.

Türkbaharı: Sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz.

A. Bayar: Ben teşekkür ederim. Başarılar dilerim. 

  

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Araştırmacı Dr.Tuncay Tezel ile "Türkiye'nin Dış Politikası" Konulu Twit-Söyleşimiz



TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 24Temmuz2012  Saat:22.30'da Araştırmacı Dr. Tuncay Tezel ile buluşturduk.Sn.Tezel dış politikaya dair sorularımızı yanıtladı.

  


Türkbaharı: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

T. Tezel: Ülkemizin bugünü/yarınına böyle önemli bir aydınlık açtığınız için ben size teşekkür ederim. Ufuk açılmasına vesile oluyorsunuz.

Türkbaharı: Ortadoğu'da sular durulmuyor.Önce Tunus Libya Mısır ve şimdi Suriye.Neler oluyor biraz bahsedebilir misiniz?

T. Tezel: Arap Baharı aslında bir Türk, bir Anadolu baharıdır. Türkiye silkinip uyandığında bunun etkisi 3 kıtaya hemen yayılır. Bu millet maneviyatıyla, vicdanıyla, sorumluluk bilinciyle gerçek ruhuyla davranmaya başladığında kelebek etkisi yaratmıştır hep.

Türkbaharı: Osmanlı yıkıldıktan sonra cetvelle çizilen sınırlar bölgeye huzur ve barışı getiremedi.Sizce bölge tekrar ayağa kalkıyormu?

T. Tezel: Cetvelle çizilen sınırlarla, Osmanlı/Anadolu'yu seven/sayan, İslam'ın hadimliğini yapmış Türklere özlem duyan insanlar ayrılmadı. İsrailli bi kaç dostumla sohbetimde, akıllarına yer eden en önemli tarihi konu, onlar ordu gücüyle bölgeye düzen veremezken bizim on asker bir tane çavuşla bölgeyi sorunsuz yönetmesi. Özlem var bu yapıya. İhtiyaç var bu adalete, sağ duyuya yeniden.

Türkbaharı: Son on yıla baktığımızda Türkiye'nin ve Sn.Başbakan'ın bölgedeki politiklarını nasıl değerlendiriyorsunuz

T. Tezel: Başbakan ve Sn. Davutoğlu Anadolu insanının gönlündeki, kalbindeki, duasındaki, genlerindeki politikayı izliyor, en doğrusu bu. Anadolu insanı sevgiyi, barışı, kardeşliği, muhabbeti, yardımseverliği, cesareti, fedakarlığı sever, dünya için de bunları ister.

Türkbaharı: Sn.Başbakan'ın "One Minute" çıkışının bölge halkı üzerindeki etkisini nasıl değerlendirirsiniz?

T. Tezel: Milliyet'ten Murat Sabuncu Gazze'ye gitmişti. Türk olduğunu duyanın boynuna sarıldığını, gözlerinin yaşardığını anlatmıştı.Bunlar hayret verici güzelikte bir sevgi, Murat müthiş etkilenmiş. Her yer böyle. Cezayir, Tunus, Filistin, Ortadoğu hep böyle.

Türkbaharı: Siz Rusya'yı yakından takip eden bir araştırmacısınız.Rusya'nın bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

T. Tezel: Rusya'da Müslüman nüfus çok artıyor, Putin bunu destekliyor. Putin bir fırsattır, iyi ilişkiler kurulursa vicdanlı bir insan. 2025 yılında İslam İşbirliği Teşkilatına daimi ve karar yetkisi olan bir ülke olarak girmek istediğini açıklamıştı Putin.Bununla birlikte KGB ve komünist derin devletin 100 yıllık yapılanması var dünyanın her tarafında ama ipler Putin'e geçiyor..

Türkbaharı: Amerika bölgeye iki savaş gemisi gönderdi.Rusya'nın da gemileri bölgede.Sizce Doğu Akdeniz'de bir güç savaşı mı var?

T. Tezel: Bu doğal bir durum. Rusya aslında Esed'e yardım amaçlı değil, Esed çığrından çıktığında da orda gemileriyle olmak istiyor.

Türkbaharı: Amerika sizce bölgede Türkiye'yi destekleyerek bölgedeki müttefikliğini artırarak bu rolü Türkiye'ye veriyor olabilir mi?

T. Tezel: Amerika Türkiye'nin kendi çıkarı için değil, bölgenin refahı için davranacak bir yapıda olduğunu biliyor, buna göre davranıyor. İsrail de onca kışkırtmaya rağmen Türkiye'den başka tutunacak dalı olmadığını da biliyor. Hükümetin tavrı ayrı, Museviler ayrı düşünüyorlar bu konuda. Amerika, Çin ve Rusya ekseninde şekillenmiş BAAS etkisindeki bir Ortadoğu'yu istemiyor, Türkiye tek aklı başında müttefiki bu konuda. Aynı zamanda Türkiye, ABD'nin yapamayacağı bir şeyi başarabilecek tek ülke, radikalizme karşı gerçek İslam'ı yaşamada dünyaya örnek/model olabilecek tek ülke. Belki hatırlarsınız, 2006 CIA raporunda 2020'lerden sonra dünyaya hilafetin getirilmesi, İttihadı İslam kurulması ABD'nin politikası olmalıdır raporu sunulmuştu. Bu bir projedir ama aynı zamanda da kaderde var ve bu bir ihtiyaçtır. Şekli modern, çağdaş, sevgi dolu olacaktır ve bu bölgenin ihtiyacıdır.

Türkbaharı: İran ve İsrail'in bölgede yükselen Türkiye karşısında nasıl bir politika izleyeceklerini düşünüyorsunuz?

T. Tezel: İran ve İsrail için de çok güçlü bir Türkiye olması işlerine en çok geleni, en akılcısı. Türkiye olmasa İran-İsrail savaşıp her iki ülkeden de onlarca şehir yerle bir edilmişti. İran'a mutedil davranmayı vurgulayan bir Türkiye, İsrail'e bunu anlatan ve onları da barışa çağıran bir Türkiye lazım, güçlü bir Türkiye lazım. İran bir ara her gün devlet televizyonlarından İsrail'i yok etmenin nasıl önemli bir şey olduğunu yayınlıyordu, şimdi ise Hz Musa'ya inanan Musevilerle bir alıp veremediklerinin olmadığını söyledi. Ahmedinejat ve Caferi alimler. Ama bunlar cılız kalıyor, Caferi alimler mutlaka görüşülerek ikna edilmeliler, savaş olmamalı.

Türkbaharı: Toparlarsak Sizce Türkiye lider bölgesel bir güç olarak bölgeye barış ve refahı getirebilir mi?

T. Tezel: Türk Askeri vicdanı, temizliği ve sevgisi ile Bosna'da, Somali'de, Afganistan'da her gittiği yerde sevilen tek millet oluyor. Demek ki bütün İslam alemi/Ortadoğu Türk ordusunu seviyor.Bu Anadolu insanına duyulan güvendir, istenilen abiliğin göstergesidir. Türklerin yönetici olduğu yerlerde sömürme, yakma, yıkma, adaletsizlik olmamış, bunun tarihi kanıtı var. Musevi de, Hristiyan da, dinsizi de, kafiri de, Müslümanı da hep güvenmiş bu ülke insanına. Bölgeye barış refah Türkiye ile gelir

Türkbaharı: Son olarak platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?

T. Tezel: platformu genişleyerek, büyüyerek, sayıları 300 milyonu aşan ama ayrı devletler olarak yaşayan ki bu büyük bir anormallik çünkü dilimiz, dinimiz, kültürümüz, harsımız bir olan, birbirine kardeş olarak bakan ülkelerle birlik olmak makuldür. Bununla birlikte ortak harsı paylaştığımız Laz, Çerkez, Kürt, Arap, Sunni, Alevi, Şii hatta Ermeni, Kafkasya, Orta Asya ile bir olacak, birleşecek birliğin kıvılcımlarını atmadaki emeğiniz için Allah razı olsun, başarılarınızın devamına duacıyız :)

Türkbaharı: Sorularımızı yanıtladığınız ve güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederiz.

T. Tezel: Ben teşekkür ederim, Allah kolaylık versin.