.

.

4 Ekim 2012 Perşembe

Genç Mühendis Buğra Ayan ile "Sosyal Medyanın Bugünü ve Geleceği" Konulu Söyleşimiz




Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri Genç Mühendis Buğra Ayan ile buluşturuyoruz. Sn.Ayan "Sosyal Medyanın Bugünü ve Geleceği"ne dair sorularımızı yanıtladı. 




Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İnternet çalışmalarınız ve bilişim üzerine yazılarınızla biliniyorsunuz. Bize biraz çalışmalarınızdan genel olarak bahsedebilir misiniz ?

Buğra AYAN: Ben Haziran 2012 tarihi ile K.T.Ü Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü Elektronik Haberleşme dalından mezun oldum. Üniversite sürecimde internet çalışmalarıma başladım. İnternete dair nerede ise her konu ile ilgilendim. Facebook gibi bazı sitelerde bulduğum güvenlik açıkları ve Akraba Bulma Programım ile bu aralar da eğitim projelerim ile ismim biraz popüler oldu fakat daha bilinmeyen olarak kalan ise benim 2008 den beri düzenli olarak internet üzerine yazılar yazdığım , site yöneticileri ile söyleşiler yaptığım idi.

Hatta 2009 yılında üniversite yönetiminin desteği ile 'İnternet Sırları' adında bir kitabımı yayınladım. Halen Türkiye Bilişim Vakfı organı bilgicagi.com ve Haber3.com'da yazılarıma devam etmekteyim. Dolayısıyla bir internet ve sosyal medya araştırmacı-yazarıyım diyebilirim.

Türkbaharı Moderatör: Sosyal medyayı önemli kılan özelliği nedir? İnsanlar sosyal medyada yer almalıdır ?

Buğra AYAN: Sosyal medyayı önemli kılan açık topluma geçişin güçlü bir adımı olmasıdır. Dolayısıyla sosyal medyanın bize sağlayacağı kazanımları bir kaç şirketin reklam politikalarının yenilenmesi veya ticaretin boyut değiştirmesi gibi konulara hapsetmemeliyiz. Sosyal medya bilginin internet yolu ile insanlığa açılması hareketinin bir aşamasıdır. Dolayısıyla sosyal medyanın varoluşunu anlamak için bilişim sektörünün ötesine geçerek insanlığın hikayesini okumamız gerekiyor. 

Daha 90'lı yıllarda bazı çevrelerde söylenen bir bakış vardı. Bakışa göre ; insanlığın gerçek dönüşümü 21.yüzyılda olacaktı ve 21. yüzyılda bilgi özgür kalacaktı. İşte bu bakış açısı sosyal medyanın neden önemli olduğunu, internetin dahi ülkemizde yaygınlaşmadığı yıllarda sade ama net bir şekilde açıklamaktaydı.

"İnsanlar sosyal medyada yer almalı mıdır ?" sorusuna sosyal medya sektörü içerisindekiler genelde balıklama 'Evet,kesinlikle yer almalıdır.' şeklinde cevap vermekte. Fakat ben bu noktada daha temkinliyim.

İlk olarak belirttiğim gibi internet ve onun güçlü silahı sosyal medya yeni bir toplum tasarımı için yola çıkartıldı.Tıpkı sanayi devrimi sonrasında oluşan sanayi toplumu gibi bilgi devrimi ile oluşacak bir açık toplum gelecekte bizi bekliyor. Dışında kalmalı mıyız ? Elbette hayır. İçerisinde olmalıyız fakat bilinçli bir şekilde. Aksi durumda sanayi toplumunun ürettiği 'Gdo'lu zihinler' in yerini bilgi toplumunun ürettiği 'Gdo'lu e-zihinler' alacaktır. Bilinçli olmaktan kastım gelecekte oluşacak toplum üzerine düşünerek sorunlarına karşı çözümler üretebilmek.

Örneğin sosyal medya ile gelecekte patlayacak bir teşhircilik, olduğundan farklı görünme, siber zorbalık gibi kişilik sorunları bizi bekliyor. Fakat bunun yanında ücretsiz eğitim, kaynakların akıllı yönetimi için güçlü iletişim gibi faydalı konular da var. Devletin doğru yönlendirmeleri ve destekleri ile bireyler bu sorunlarla başa çıkabilir ve faydalı konularda içerik üretmeye rahatça yönlenebilir.Bu şekilde hem devlet hem millet nazarında bilinçli bir kullanım söz konusu olur.

Türkbaharı Moderatör: Sosyal medyanın bireysel kullanımına bakacak olursak dünyada kullanım olarak nasıl bir trend görülüyor? 

Buğra AYAN : Bireysel kullanım teknoloji geliştikçe zaten artıyor ama artık taşınabilirlik de büyük önem kazandı. İşte bu algılarımıza yeni bir boyut katacak. Heyecan veren de bu. Taşınabilir cihazlar için sosyal medya üzerinde üretilen içerikler size bilinçaltınızı yenileme şansı veriyor.

Küçük bir örnek verebilirim. Bir projemde KPSS konusunda ürettiğim özel ders notları ile ilgili gelen mesajlar, Eskişehir'de tramvayda veya İstanbul trafiğinde sıkılınca adayların rahatça KPSS çalışabildiklerini söylüyor. Bu bir süre sonra şaşkınlıktan çıkıp bir alışkanlığa dönüşecek. İşte bu da taşınabilir ve bireysel kullanım gelecekte çok daha hayatımızı kolaylaştıracak.

Türkbaharı Moderatör: Bireysel kullanımda Facebook ve Twitter ön planda görünüyor. Bu iki platformun geleceğini nasıl görüyorsunuz? 

Buğra AYAN : Facebook ve Twitter arkasına dolaylı yoldan medya desteği de alarak güçlendi. Genel tahminler Facebook'un bir kaç yıl sonra büyük bir düşüşe geçeceği yönünde. Fakat ben bu konuda da farklı bir ihtimali göz önüne getirerek muhalif kalmayı yeğlerim. Facebook geçtiğimiz süreç içinde çok akıllıca ve sistematik bir şekilde kullanıcılarına 'Facebook Zekası' aşıladı. Bu kavramın yabancı gelmesi gariptir çünkü internette ilk kez tarafımdan kullanılıyor. Fakat bilinmemesi önemini örtmüyor. Muhtemelen gelecekte bol duyacağız.

Nedir "Facebook Zekası" ?

Bilindiği gibi Facebook , siteyi belli aralıklar ile yeniler. Her yenilemesinde kullanıcılar isyan eder , eskiye dönüşün yollarını arar. Fakat bir süre sonra alışır. Fakat bugün mevcut olan Facebook tasarım ve fonksiyonlarını yıllar önce kullanıma sunsa idi bir çok kullanıcı için karmaşık gelecekti. İşte sırda burada yatmaktadır. Facebook kullanıcılarına tabiri caizse 'çaktırmadan' bir kullanım zekası geliştirdi. Çoğu zaman kullanıcıları isyan ettirerek. Tıpkı bir sonraki soruda zorlanan ilkokul öğrencisi gibi. İşte bu varolan zekayı güçlü kullanarak gelecekte varlığını sürdürebilir. Geçtiğimiz günlerde yapılan Facebook'un arama motoru geliştirebileceği haberi de tam olarak bununla ilgilidir. 

Google defalarca sosyal ağ geliştirdi, fakat başarılı olamadı. Burada en büyük sebep 'Google Zekası'nın' sadece bir kaç harf yazıp bir kaç yere tıklamak ile kalırken hatta bunu bile kolaylaştırması. Bu bilinçaltının güçsüzlüğü Google'ın sosyal ağ denemelerini boşa çıkardı.

Oysa Facebook yıllar içinde kullanım zekasını geliştirdi. 2009 yılında şu başlıkla bir yazı yazmıştım. 'Facebook İnternet'i Yutacak'. İşte o yazımda kastettiğim de bu idi. Belki onbinlerce site kapanarak veya pasifleşerek Facebook üzerinde varlığına devam etti. Markalar , uygulamalar vs. Bu güçlü kullanım zekasını bir arama motoru için de kullanıcılarına kullandırmak Facebook için zor olmayacaktır.

Ez cümle ben Facebook'un şansını gelecekte güçlü görüyorum.

Twitter'a geçecek olursak ilk olarak şunu söyleyebilirim ki gelecekte asıl alanı muhtemelen siyaset olacaktır. Yeni siyasetin yeni bir aktörü olacaktır. Aynı zamanda toplumsal hareketler ve sosyal sorumluluk projelerinin. Ben Twitter'ın hiç bir zaman Facebook gibi geniş bir kitleye yayılacağını düşünmüyorum. Doğası gereği daha 'elit' kalmak zorunda. Bilindiği gibi Twitter kullanıcılarının dikkate değer bir dilimi 1 tweet bile atmamış. Yine sadece hesabı açıp bırakan kullanıcılar azımsanmayacak kadar çok. İşte hep aynı noktaya geliyoruz. 'Kullanım Zekası' . Bu bireyler Twitter'a özgü kullanım zekasını yakalayamadılar. Buradan bakıldığında diyebiliriz ki her sosyal ağ kendi kullanım zekasını bir süreç içerisinde geliştirerek etkinliğini ve kalıcılığını arttırabilir.

Türkbaharı Moderatör: Başkan Obama'nın sosyal medyayı çok etkin kullandığını biliyoruz.Sizce sosyalmedya siyasetçiler içinde bir fırsatmıdır? 

Buğra AYAN : Elbette fırsattır. Ama akıllı kullanım yine önemli. Tıpkı normal siyasetin bir adabı olduğu gibi sosyal siyasetin de bir adabı olmalıdır. İki taraflı söylüyorum. Hem seçmen hem de siyasetçi bu adap ile hareket ederse güçlü bir demokrasiye doğru ilerleyebileceğimizi düşünüyorum. Mevcut görüşlere muhalif bir görüşüm sosyal medyanın siyasetçilere hakaret ve küfürden ibaret olduğudur. Bugün bunların olduğunu kabul edebiliriz fakat uzun vadede çok daha sağlıklı iletişime geçilecektir. Yüzyıllardır ulaşamadığı 'yönetenlere' bir kaç saniye içerisinde ulaşabilen 'adam' ın bu şaşkınlığı ile gelen iletişimsizliğini çok garipsemiyorum. Uzun vadede sosyal medya siyaset için önemli bir iletişim aracı olacaktır.

Türkbaharı Moderatör: Cumhurbaşkanımız Sn.Abdullah Gül de twitter'ı etkin kullananların başında geliyor.Sizce doğrudan bir iletişim tercihimidir bu?

Buğra AYAN: Cumhurbaşkanımız bir çok alanda olduğu gibi burada da vizyonunu ortaya koydu, ben de bir Türk vatandaşı olarak mutlu oldum. Bence bir cumhurbaşkanı için en sağlıklı iletişim mecrası Twitter'dır. En azından şimdiki vatandaş bilinç düzeyine bakarsak bunu söyleyebiliriz. Ben Sayın Abdullah Gül'ün bütün sosyal ağ kullanımını detaylı incelemiş biri olarak diyebilirim ki Youtube'da bulunan videonun ismindeki tarih detayına kadar her şey gayet bilinçli ve iletişimi kolaylaştırma yönünde yapılmaktadır.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'de sosyal medyanın kullanımını diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda nasıl bir tablo çıkıyor?

Buğra AYAN : Uzaktan bakınca görünen manzara bir çok platformda fazla takipçimizin olduğu. Ama asıl önemli nokta sosyal medyanın doğasında olan paylaşım ruhunun Türk milletinin karakteri ile örtüşmesi ile açığa çıkan 'sosyal patlama'. Facebook üzerinde kurulan ve içerik dağıtan sayısız sayfanın Türkler tarafından yönetiliyor olması da bunun bir sonucu. Bu aslında sosyal medyadan önce kendini internette forum kültüründe de göstermişti. İşte yapılması gereken bu muazzam enerjiye özellikle ilgili kurumlar kanadında doğru yönlendirmeler yapılması. Bu yapıldığı takdirde gençler enerjilerini geleceğin açık toplumunun da kendi kültür mirasımızın daha büyük bir yer alması doğrultusunda kullanabilirler.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'nin genç ve yükselen eğitim düzeyini dikkate alırsak sosyal medyada ne gibi potansiyeller görünüyor?

Buğra AYAN: Aslında bu sorunun cevabını bir önceki sorumda verdim.Biraz daha açacak olursam Türkiye'nin bir siber güç olma yolunda adımlar atması gerekiyor. Ben siber gücü şu şekilde tanımlıyorum.

"Siber güç bir kaç unsurun bir araya gelerek tamamladığı bir kavramdır. Her ne kadar gündelik kullanımıyla bilgisayar korsanlarının saldırıları ve devlet belgelerinin ‘Wikileaks’ tarzı vakalar ile el değiştirmesi gibi anlaşılsa da kavramın derinliği bunun çok daha ötesindedir. 

Siber gücün unsurları, internet servis sağlayıcılarının altyapısının geliştirmesi, internet erişiminin halk için daha ulaşılabilir hale gelmesi gibi teknik imkânları kapsar. Bunun yanında en hayati olan, bireyin bilincini internet ağları ile örülü bu yeni dünyaya entegre edebilmesidir. 

Bahsi geçen diğer teknik unsurlar zaman içerisinde doğal olarak gelişmektedir. Fakat yeni medya düzenini algılayabilen sosyal bireylerin var olması ancak deney ve gözlemler ile sağlanabilecek bir inşa sürecidir. Sivil toplum kuruluşlarından, sıradan bireylere kadar birçok kesimin yenidünyanın parametreleri üzerine getireceği eleştiriler ve çözüm önerileri bu inşa sürecinin argümanlarıdır. "

Eğer ülkemiz Siber Güç olabilirse bu potansiyeller de kullanılabilir. İşte o zaman Gaziantep’in Araban ilçesinde ki, bir lise öğrencisinin herhangi bir alanda oluşturduğu siber projesinin, hızla yol alarak birkaç saniye içerisinde Endonezya’nın Raba şehrinde bir evin salondaki sohbete yön verebilir.

Türkbaharı Moderatör: Son olarak @TurkBahari Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Buğra AYAN : Türk Baharı platformunu çok önemsiyorum. İlk başlarda söylediğim internetin bilgiyi insanlığa açma modeli olması gibi Türk Baharı'da sorgulamayı ve düşünmeyi stratejik araştırma merkezlerinin hantal yapısından kurtararak sosyal medyaya açmış bir platform. Bu sebeple en büyük faydası biz sosyal medya kullanıcılarına. Platform özellikle yaptığı Twit söyleşileri ile bir çok insana da yeni medyada erişimin ve iletişimin ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Başta bu sebepler olmak üzere platformunuzu kutluyor ve bana bu söyleşi şansını verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.

Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.

28 Eylül 2012 Cuma

Sağlık Bakanlığı Eski Müsteşarı AkParti Adana Milletvekili Prof.Dr.Necdet Ünüvar ile "Sağlık Sektöründeki Gelişmeler" Konulu TwitSöyleşimiz




Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 26Eylül2012 Saat:22.00'da Sağlık Bakanlığı Eski Müsteşarı AkParti Adana Milletvekili Prof.Dr.Necdet Ünüvar Başkanı ile buluşturduk. Prof.Ünüvar "Sağlık Sektöründeki Gelişmeler"e dair sorularımızı yanıtladı. 




Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. 2002-2007 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptınız.Çalışmalarınızdan biraz bahsedebilirmisiniz?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: 5 yıl boyunca Sağlık Bakanlığında Müsteşarlık yaptığım yıllar Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) temelinin atıldığı yıllardı. Çocuklarımızla görüşemeyecek kadar çok çalıştık. Ben gece eve geldiğimde çocuklarım uyurdu, sabah onlar okula giderken ben.. Bugün, geriye baktığımda mutluyum ve huzurluyum. Çünkü, sağlık sistemimizde müthiş olumlu gelişmeler var. Eskiden olmayınca "Sağlık olsun" der, geçilirdi. Bugün, gerçekten sağlık oluyor. 

Türkbaharı Moderatör: Çoğunluğun kabul ettiği üzere Türkiye'de sağlık sektöründe devrim yaşandı.Yapılan yeniliklerden kısaca bahsedermisiniz?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: 2002 öncesinde işçinin Devlet Hastanesine, Memurun SSK hastanesine, Yeşil Kartlıların da neredeyse hiçbir hastaneye gidemediği ilaç zamlarının "periyodik" olduğu, hizmet almak için “kapıların aşındırıldığı” bir dönemdi. Eskiden ilacın %20 katkı payına verilen miktara bugün ilacın kendisi alınabiliyor.Hastayı bırakın, vefat edenlerin rehin alındığı dönemden, vatandaşın saygın hizmet aldığı döneme ulaşıldı. Bugün ise, herkesin her yerden hizmet alabildiği, hekimin aile hekimi, vatandaşın “Hekimin Ailesi” olduğu bir durum söz konusu…2002’lerde sağlık, olumsuzluklarıyla gazetelerin 3. Sayfasında yer alırdı. Bugün, başarılarıyla 1. Sayfalarda yer buluyor çok şükür..Acil hastalarımızı mahrumiyet yörelerinden artık kızakla değil, helikopter ve uçak ambulansla taşıyoruz. Bebek ölüm oranı binde 28,5’dan binde 9' lara, Anne ölüm oranı yüzbinde 64’lerden yüzbinde 15'lere düştü. Vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2003‘de %39'lardan , 2012’de %76'lara çıktı.

Türkbaharı Moderatör: Genel olarak sağlık personelinin maddi/sosyal hakları konusunda sorular geliyor.Bu konuda ne gibi adımlar atıldı?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Sağlık personelimizin özlük haklarında eskiyle mukayese edilemeyecek düzelmeler oldu ama onlar daha fazlasını hakediyorlar.

Türkbaharı Moderatör:  Türkiye'de özel sektörün sağlık alanında devreye girmesi kalite ve rekabet açısından ne gibi faydalar sağladı?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Sağlıkta Dönüşüm Programı ile vatandaşımız özel sektörün sunduğu sağlık hizmetlerinden de yararlanmaya başladı. Özel sektörün devreye girmesiyle hem kamunun kalitesi arttı, hem de özel sektör ve kamuda maliyetler düştü. Acil durumda vatandaşımız kamu-özel ayrımı olmaksızın sağlık hizmeti alabilmekte. 

Türkbaharı Moderatör: Sağlık sektöründe çalışacak nitelikli personel yetiştirme konusunda ne gibi adımlar atıldı/atılmalı?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Sağlık personelimizin niteliği ve kalitesi Batı standartlarının gerisinde değildir.Eğitim kurumlarımızın kalitesi her geçen gün artmaktadır YÖK ile Sağlık Bakanlığı arasındaki diyalog sonucu Tıp Fakültelerinin kontenjanı giderek artmaktadır. Problemimiz doktor ve hemşire sayısının yetersizliğidir. Daha çok doktor ve daha çok hemşireye ihtiyacımız var.

Türkbaharı Moderatör: "Sağlık personeline şiddet"i engellemek üzere sizce ne gibi önlemler alınmalı ve yaptırımlar uygulanmalı?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Sağlık personeline yönelik her şiddet yüreğimizi burkmaktadır. Fedakar, cefakar sağlık personeli şiddeti haketmiyor. Sağlık personeline her türlü (sözel, fiziki vb) şiddeti önlemek için hem Sağlık Bakanlığı, hem TBMM yoğun gayret sarf etmektedir. Bu amaçla TBMM’de benim Başkanlığımda 17 üyeli bir Araştırma Komisyonu kuruldu. 5 Ekim’ de rahmetli Ersin ARSLAN’ın eşini, yakınlarını ve arkadaşlarını Gaziantep’de ziyaret edeceğiz.Araştırma Komisyonumuz kapsamlı bir rapor hazırlayacak. Amacımız sağlık çalışanlarımızın daha huzurlu çalışması..

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'nin sağlık turizminde bölgesel merkez konumuna yükselmesi için ne gibi adımlar atılmalı?

Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Bütün dünyada nüfus yaşlanmakta ve sağlık hizmeti ihtiyacı artmaktadır. Ülkemizin sağlık turizm potansiyeli yüksektir. Çünkü, sağlık hizmetlerimiz hem kaliteli, hem de ekonomiktir. Global sağlık turizm potansiyeli yaklaşık yılda 100 milyar dolardır. Türkiyenin hedefi en az 5 milyar dolar. Yurtdışından, ülkemize sağlık turizmi amaçlı gelişler her geçen gün artmaktadır. Daha gidecek çok yolumuz var. Her açıdan gelişen Türkiye çok daha fazlasını başarabilecektir. Türkiye'nin tarihi, kültürü, iklimi, turizm potansiyeli hedeflerine kolayca ulaştıracaktır.

Türkbaharı Moderatör: Son olarak  Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?


Prof.Dr.Necdet Ünüvar: Twitter millet ile milletvekili arasında köprü..  saygın çizgisiyle bu köprüyü güçlendirdi. Yaptıklarımızı anlatma fırsatı sunduğunuz için ben çok teşekkür ediyorum.


Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.



25 Eylül 2012 Salı

Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Mustafa Aydın ile "Akademi Dünyasındaki Gelişmeler" Konulu TwitSöyleşimiz




Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 24Eylül2012 Saat:22.00'da Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Mustafa Aydın ile buluşturduk. Prof.Aydın"Akademi Dünyasındaki Gelişmeler"e dair sorularımızı yanıtladı. 



Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kadir Has Üniversitesi'ni daha iyi tanımamız açısından üniversiteniz hakkında kısaca bilgi verebilirmisiniz?

Prof.Mustafa Aydın: Güçlü altyapısı ve öğretim kadrosuyla 15. yılında 6000’e ulaşan mezun ve 5249 öğrencisiyle gerçek bir Vakıf Üniversitesidir. 5 fakülte, 1 Yüksekokul, 2 Meslek Yüksek Okulu ve 2 Enstitü’de 26 lisans, 23 yüksek lisans ve 6 doktora programı yürütmektedir. Türkiye'nin önde gelen hayırseverlerinden, eğitim sevdalısı merhum Kadir Has tarafından vatan borcu ödeme felsefesiyle kurulmuştur. Öğrenci sayısını değil, niteliğini artırmayı ister; öğrencilerinin büyük kısmı bursludur; öğrenci odaklı anlayışla her alanda kalite hedefler.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'de vakıf ve devlet üniversitesi ayrımına baktığımızda artıları ve eksileriyle ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

Prof.Mustafa Aydın: Genelleme yapmak doğru değil; her iki türde de iyi ve o kadar iyi olmayan; ya da gelişmiş ve gelişmekte olan üniversiteler var. Temel fark devlet üniversitelerinin ücretsiz olması, Vakıf üniversitelerinde ise verilen hizmetin karşılığında belirli bir ücret talep edilmesidir. Vakıf üniversiteleri devlet imkanlarının sınırlı kaldığı noktada, yükseköğrtim sistemine ciddi kaynak girdisi ve ek kontenjan sağlamıştır. Önde gelen vakıf üniversiteleri Türkiye'de yükseköğretim sistemine rekabeti getirerek, akademik kalitenin artmasına katkıda bulunmuşlardır. Özellikle üst seviyedeki devlet üniversitelerini kendilerini yenilemeye, uluslararası gelişmeleri takip etmeye zorlamaktadırlar. Sisteme akademik performans, endeksli yayın, rekabet, kalite garantisi, uluslararası tanınma, akreditasyon kavramlarını sokmuştur.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'de üniversitelerin özerkliği ve kendi kaynaklarını üretmeleri için sizce ne gibi adımlar atılmalı?

Prof.Mustafa Aydın: Yükseköğretim sisteminin merkezi yapısıyla Türkiye, üniversite özerkliği konusunda OECD ülkeleri arasında her alanda en sonlardadır. Özerkliği artırmak için öncelikle YÖK bünyesinde toplanmış olan akademik, idari ve mali yönetim yetkilerinden vazgeçilmelidir. Halen devlet-vakıf ayrımı olmadan, üniversiteleri ilgilendiren her karar merkezi olarak alınmaktadır. Bu yetkiler devredilmeli üniversitelerin kendi kaynaklarını geliştirmeleri istenmeli; bu devlet üniversitelerine verilen karşılıksız destek oldukça gerçekleşmez. Tüm üniversiteler şeffaf ve kalite temelli olarak kaynaklar için rekabete zorlanmalıdır. Bu hem kaliteyi hem de başarıyı artırır. Üniversiteler ek kaynak için uluslararası bağlantılara, sanayi-akademi işbirliğine, uygulama değeri olan bilgiye, ar-ge’ye önem vermelidir.

Türkbaharı Moderatör: Sizce sağlıkta olduğu gibi devlet, vakıf ünversitelerinden hizmet alabilrmi/almalımı?Böyle bir düzenlemeyi nasıl değerlendirirsinz?

Prof.Mustafa Aydın: Elbette alabilir. Eğitimin maliyeti belli olduğuna göre devlet rahatlıkla vakıf üniversitelerinde “burslu öğrenci” okutabilir. Daha önemlisi devlet, kaynaklarını üniversiteler yerine öğrenciye yönlendirerek, tercih ettiği yerden hizmet alma özgürlüğü sunmalı. Devletin her üniversite öğrencisi için harcadığı rakkam bellidir. Bunu öğrencilerin tercih edecekleri üniversitelere aktarabilir. Bu yöntemle üniversiteler arasında rekabet & kalite arayışı desteklenir; ve daha çok öğrencinin daha kaliteli eğitim alması sağlanır.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'de sağlıkta olduğu gibi özel şirketlerin yönettiği üniversitelerin kurulması sizce rekabet ve başarıyı artırır mı?

Prof.Mustafa Aydın: Rekabeti artırır; kaliteyi artıracağından kuşkuluyum; ama Türkiye’de ticari üniversitelerin kurulması zamanı gelmiş gibi gözüküyor. Ticari üniversiteler olacaksa, kâr hedefi olmayan gerçek vakıflarla farkı açıkça ortaya koyulmalı; denetim mekanizması iyi kurulmalı. Dünya yükseköğretim sisteminde kalite ve başarıyı zorlayanlar, rekabeti getirenler büyük ölçüde vakıf üniversiteleridir.

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'de konusunda uzmanlaşmış ihtisas üniversiteleri kurulması konusunda ne düşünürsünüz?

Prof.Mustafa Aydın: Fiilen gerçekleşiyor zaten; mutlaka desteklenmeli; yeni yükseköğretim sistemi bu modeli esas almalı ve güçlendirmeli. Devlet, üniversitelerin nasıl şekilleneceğine; hangi fakültelere sahip olacağına karışmamalı; ülkenin istihdam önceliklerine göre belirli bölümlere özel destek vermeli. Böylece her üniversite kendi özelliklerine göre güçlü olduğu alanlarda gelişmeyi tercih eder. Böylece oluşacak uzmanlaşma ve odaklanma akademik başarı ve kaliteyi artırır; kaynakların etkin kullanımını sağlar. 

Türkbaharı Moderatör: Uluslararası arenada markalaşmış üniversitelere sahip olabilmemiz için sizce ne gibi adımlar atılmalı?

Prof.Mustafa Aydın: Yüksek öğretim sistemimiz uluslararası alanda rekabete açılmalı; uluslararası akreditasyona zorlanmalı; yönetim özerkliği artırılmalı; devlet desteği genel değil, stratejik önceliklere yönelmeli. Başarısız, gelişemeyen üniversitelere desteğe devam yerine, başarı desteklenmeli. Markalaşmanın uzun yıllara yayılacak bir çabanın sonucu olduğu unutulmamalı. Marka üniversiteler onlarca/yüzlerce yılda ortaya çıkar.

Türkbaharı Moderatör: Son olarak  Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz? 


Prof.Mustafa Aydın: Değişik bir tecrübe oldu. Düşünen ve gerçekleştirenlere teşekkür ederim. İlginin hızla artacağına eminim. Başarılar dilerim.


Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.


22 Eylül 2012 Cumartesi

Türkiye-AB Karma Parlamentosu EşBaşkanı Sn.Joost Lagendijk ile "Türkiye ve AB Gündemi" Konulu TwitSöyleşimiz



Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 21Eylül2012 Saat:22.00'da Türkiye-AB Karma Parlamentosu EşBaşkanı Sn.Joost Lagendijk ile buluşturduk. Sn.Lagendijk"Türkiye ve Avrupa Birliği Gündemi"ne dair sorularımızı yanıtladı. 



Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Avrupa ekonomisinde neler oluyor ve son durumla ilgili biraz bilgi verebilirmisiniz? 
(Can you please explain us what is happening to European Economy and last situation of it?)

Joost Lagendijk: Avrupa'da her ülkede ekonomik problemler aynı değil. Yunanistan çok fazla harcama yaptı, İspanya ve İrlanda'da gayrimenkul balonu patladı, Hollanda bankaları kurtarmak için milyar euro borç verdi. Genel olarak baktığımızda, yeni bir büyüme ve istihdam artışını sağlayabilecek bir stratejiyle bütçede kesintiler yapmak gerekiyor.
(Problems not the same in every country. In Greece state spends too much, in Spain and Ireland real estate bubble collapsed, in Neth government had to lend billions to save banks. Overall: need to combine budget cuts with strategy to create new growth and jobs)

Türkbaharı Moderatör: Yunanistan borç krizi ve bunun diğer Avrupa ülkeleri üzerindeki potansiyel etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? 
(What do you think about Greece debt problem and its reflections to other European Countries' economies?)

Joost Lagendijk: Çok zor bir durum, Yunanistan'ın bunu yönetebileceğine emin değilim. Ne olursa olsun, Avrupa'nın diğer ülkeleri bu borcu ödemek zorunda ve bu hoş bir durum değil. 
(Very difficult, not sure whether Gr will manage. Whatever happens, rest of EU has to pay. Not very popular)

Türkbaharı Moderatör: Sizce Avrupa ekonomisindeki temel ekonomik problemler Avrupa'nın siyasi birliğine etki eder mi? 
(Do you believe basic economic problems will affect to the European Politic Union?)

Joost Lagendijk: Evet, bu Avrupa'da daha fazla siyasi-ekonomik birlik ve entegrasyonu hızlandıracaktır. İlk adım Avrupa bankalarının birliğidir. Avrupa birliği tüm Avrupa bankalarını kontrol edecektir. Ardından gerekli görülen diğer adımlar gelecektir. Problemin ana kaynağı güven eksikliğidir. Avrupalı siyasiler için en büyük zorluk ise kuşkucu seçmenlerini olmazsa olmaz yapılması gereken daha fazla işbirliğine ikna etmek olacaktır. 
(Yes, it will speed up the process of further political & economic integration. First step banking union: EU will control all Eur banks. Next steps will follow and are necessary. Problem is the lack of popular support. Great challenge for politicians to convince their skeptic voters that further integration is inevitable)

Türkbaharı Moderatör:  Türkiye'nin Avrupa'ya üyelik konusundaki müzakereleri ne durumda sizce herşey yolunda gidiyor mi? 
(What do you think about Turkey's ongoing talks of membership to the European Union?Is it on the road?)

Joost Lagendijk: Hayır, hiç de iyi gitmiyor. Her iki taraf Avrupa ve Türkiye isteklerini kaybettiler. Bu durum ancak Avrupa'nın ekonomik krizi atlatması ve Almanya'nın 2013'te yeni bir hükümet kurmasıyla değişebilir. Türkiye Hükümeti Türk halkına Avrupa Birliği'nden daha iyi bir alternatif olmadığını ve bu yolda reformlara devam etmesi gerektiğini anlatmalı.
(No, it is not going well at all. Both sides have lost ambition. Will only change when EU has solved its economic problems and there is a new Ger government in 2013. Tur government should have courage to tell population that there is no attractive alternative for EU membership and continue with reforms)

Türkbaharı Moderatör: Sizce Avrupa'nın ekonomik krize girmesiyle Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda eli güçlenmiş oldu mu?
(Do you think that with economic problems in Europe, Turkey got strength to the membership of EU?)

Joost Lagendijk: Türkiye bu konjonktürde ciddi özgüven sahibi.. Avrupa ve ekonomik problemlerinden uzak durmanın daha iyi olacağını düşünüyor. Ama uzun vadede Türkiye ve Avrupa birlikteliği her iki tarafın çıkarına olacaktır. Hem ekonomik olarak, hem de demokrasi açısından. 
(Tur feels very confident at the moment and thinks it can do without the EU and all its problems. I understand. But in the long run Tur and EU are better off together. Economically and with regard to democracy)

Türkbaharı Moderatör: Takipçimiz @ibrahim_yilmaz dan bir soru: Türkiye Avrupa Birliği'ne katılmak için daha kaç yıl beklemek zorunda? Ne dersiniz? 
(A question from  Howmany more years should Turkey wait for accession to EU he asks.. What do you think?)

Joost Lagendijk: Eğer Avrupa ve Türkiye 2014'te ciddi müzakerelere yeniden başlarsa, Türkiye 2020-2022 arası üyelik için hazır olur. Ancak bu hem Türkiye hem de Avrupa Birliği'nin, Türkiye'nin tam üyeliği konusunda ve bunun alternatifi olmadığına ikna olduğu durumda gerçekleşebilir.
(If EU and Tur would restart serious negotiations in 2014, Tur could be ready between 2020 and 2022 But this will only happen when EU & Tur both realize that there is no alternative for full Tur EU membership)

Türkbaharı Moderatör: Sizce gerçekten üyelik konusunda Türkiye ve diğer üye ülkelere aynı standartlar uygulanıyor mu?
(Do you believe same standarts apply to all nominee countries as well as Turkey and other candidate countries?)

Joost Lagendijk: Evet aynı standartlar uygulanıyor. Ancak burada büyüklük meselesi var. Türkiye özel bir duruma sahip çünkü Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması Avrupa'yı sonsuza kadar değiştirecek. Bu yüzden Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliği konusunda konusunda diğer ufak Balkan ülkelerine benzemeyen bir şekilde Türkiye'yi zorlaması sizi şaşırtmasın. 
(Yes, same standards are applied. But size matters. Tur is a special case because Tur accession will for ever change the EU. So don't be surprised if EU is more tough on Tur than on small Balkan countries)

Türkbaharı Moderatör: Türkiye'nin son on yıla baktığınızda ne gibi değişiklikler ve gelişmeler görüyorsunuz? 
(Whats your observations when you look at developments in Turkey up to date from 10 years ago ?)

Joost Lagendijk: Türkiye on sene öncesine göre çok daha iyi bir durumda. Ekonomisi iyi, demokrasi daha iyi durumda. Fakat bazı problemler devam ediyor. En büyük üzüntüm ise Ak Parti'nin reformcu bir partiden statükocu bir partiye dönüşmesi ve hala Ak Parti karşısında herhangi bir siyasi alternatif de görünmüyor. 
(Tur is much better off now than 10 years ago. Economy clear, also democracy in better shape. But problems remain and my biggest worry is that the AKP has turned from a reforming party into a status quo party + there is still no pol alternative)

Türkbaharı Moderatör: Bölgede devam eden ArapBaharı konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce sonuçları iyi olabilir mi? 
(What do you think about the ArabSpring which is ongoing in the region? Will it last with good consequences?)

Joost Lagendijk: Tüm problemlere rağmen, ben halen Arap uyanışını olumlu görüyorum. Hata yapmasına rağmen bir demokratik rejimin, otoriter ve muhalif sesleri susturan bir rejimden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Yeni demokratik rejimlerin bütün problemleri bir günde çözebileceğini düşünmek gerçekçi olmaz. Sabırlı ve pozitif anlamada eleştiren bir tavır almalıyız.
(Despite all the problems I am still positive about the Arab awakening. Better to have democr elected governments that make mistakes than authoritarian regimes that silence all opposition. It is not realistic to expect these new political forces to solve all the problems in their countries at once. We have to be patient and critical at the same time)

Türkbaharı Moderatör: Son olarak @TurkBahari dünyanın ilk online-sosyal thinktank platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz? 
(Lastly would you pls share your thoughts about  our online-social thinktank platform (first in the world) 

Joost Lagendijk: Harika deneyimdi. Umarım ilerde çok daha fazla kişiye ulaşırsınız. En iyi dileklerimle..
(Was a great experience. Hope many others will participate in the future. Wish you all the best!)

Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
(Thank you for your answers.)


18 Eylül 2012 Salı

İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Serdar İnan ile "Ülkemiz ve Bölgemizde Gayrimenkul Sektöründeki Gelişmeler" Konulu TwitSöyleşimiz


Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 17Eylül2012 Saat:22.00'da İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Serdar İnan ile buluşturduk. Sn.İnan "Ülkemiz ve Bölgemizde Gayrimenkul Sektöründeki Gelişmeler"e dair sorularımızı yanıtladı. 


Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Türkiye'nin öncü gayrimenkul şirketlerinden biri İnanlar İnşaat olarak yeni projelerinizden biraz bahsedebilirmisiniz?

Serdar İnan: Yeniler daha ziyade Sarıyer'de Terrace Doğa, Terrace Plus, ikiside çok farklı, hatta plus ilk çıraklık eserim olacak inşallah..

Türkbaharı Moderatör: Projelerinizde yeşil alan ve enerji verimliliğine nekadar önem veriyorsunuz?Somut örnekler verebilirmisiniz?

Serdar İnan: Peyzaj ve aydınlatma olmazsa olmazımız, mimariye uygun bitki ve renk seçeriz, güneşi ve havayı kullanan binalar yaparız. 

Türkbaharı Moderatör: Birsoru @ceyece den: Son zamanlarda büyük inşaat firmaları Turizm'e, özellikle Termal Turizm'e yöneldi! Ya siz Serdar Bey?

Serdar İnan: Biz farklının peşindeyiz, yakında çok farklı projeler geliyor, turizm çok bize hitap etmiyor.

Türkbaharı Moderatör:  Önümüzdeki dönemde İstanbul dışında özellikle büyük şehirlerde proje üretmeyi düşünüyormusunuz? 

Serdar İnan: İstanbul bize yeter, ancak İstanbul'da yapılamayacak farklı bir proje için, İstanbul dışına çıkabiliriz.

Türkbaharı Moderatör: Birsoru  den: Lüks sitelerde aidatlar çok yüksek. Siz çok düşük aidat sözü veriyorsunuz. Kaynağı nereden buluyorsunuz?

Serdar İnan: Toplu pazarlık ile alınan sabit indirimleri misafirlerimizin aidatlarına yansıttığımız bir projemiz var, İnanlar farkı.. 

Türkbaharı Moderatör: "Çılgın Projeniz" Marmara Ring hakkında biraz detay verebilirmisiniz?Gerçekleşme aşamasında hangi noktadayız?

Serdar İnan: Duraklarda durmayan hızlı tren projemiz, Marmara'yı şehiriçi yapıyor detaylar için bakınız  Bursa 30 dak..

Türkbaharı Moderatör: Başbakan Erdoğan'ın "Çılgın Projesi" Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?Siz projeye talip olmayı düşünürmüsünüz?

Serdar İnan: İstanbul için geliştirdiğim 21 altıncağ projesiyle entegre, Boğazı marka yapacak, ben talibim elbet..

Türkbaharı Moderatör: Kentsel dönüşüm yasasını nasıl değerlendiriyorsunz?Sizce bu yasayla İstanbul'da modern kente doğru dönüşüm sağlanabilirmi?

Serdar İnan: Bacakları eksik yürümez, dönüşüm adaları için koop benzeri birlikler olmalı, şu an yüzlerce ayrı ses var, problem merkezi olcak..

Türkbaharı Moderatör: Yabancıya mülk satışı konusunda hangi noktadayız?İnanlar İnşaat olarak bölgede satış konusunda bir girişiminz bulunuyormu?

Serdar İnan: Yabancıya satış 1-arazi satışı olmamalı 2-istihbarat bir günde çıkmalı 3-mevzuat,bürokrasi iyileştirilmeli 4-reklam PR olmalı 5-yabancı kar hikayeleri olmalı 6-yabancının hakkı korunmalı 7-emlakcı ve broker kanunu ve eğitimi verilmeli 8-doğru projeler yapılmalı biz 3 senedir işin üstündeyiz, Suud İran Sovyet coğrafyasında şirketlerimiz var, çalışıyoruz..

Türkbaharı Moderatör: Bir soru  ndan ailenizin çoğu mimar.sizin mimar olmanıza etkisi oldumu? Mimar olmasaydınız ne olmakisterdiniz?

Serdar İnan: Amcamın teşviki oldu, ben gemi mühendisi oluyordum yoksa..

Türkbaharı Moderatör: Türkiye ve yeniden şekillenen bölgemiz inşaat ve gayrimenkul sektörlerinde ne gibi fırsatlar barındırıyor? 

Serdar İnan:  Türkiye bölgesel güç ve İslami temsil makamına çıkıyor, İstanbul cevredeki 40 devletin başkenti oluyor, daha ne diyeyim?

Türkbaharı Moderatör: Son olarak  Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?

Serdar İnan:  Haştag ler ile 40 ayrı sanatsal, siyasi, ticari, teknik, konuyu tartışmaya açın, aynı torbaya farklı fikirleri biriktirin..

Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz

Serdar İnan:  Benim için keyifti.