.
.
.
30 Ağustos 2012 Perşembe
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof.Dr.Yasin Aktay ile Otuzdördüncü Twit-Söyleşimiz Gerçekleşti
Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformunda sizleri 29Ağustos2012 Saat:21.30'da Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof.Dr.Yasin Aktay ile buluşturduk. Prof.Aktay iç ve dış politikaya dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. İç ve dış gelişmeler ile birlikte ele alacak olursak sizce terör örgütü son bir ayda eylemlerini neden artırmış olabilir?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Şemdinli'de başta rekor sayıda pkk'lının hayatına mal olan saldırıların görünürde bir rasyonalitesi yok ama örgüt birşeyler ispatlamaya çalışıyor. Bütün gücü ve imkanlarıyla yüklenen örgüt, sadece ne kadar güçlü olduğunu ispatlamaya çalışıyor değil. Hedef devlete sivil katliamı yaptırmak. Devletin halkın arasına karışmış pkk'lıları hedeflerken yanlışlıkla sivillere yönelik bir katliama girişmesini sağlamaya çalışıyor pkk. Böylece yeni Roboskilerin olmasını sağlarken Esad için kendini savunacak bir görüntü üretmeye çalışıyor pkk. Ancak sivil öldürmenin tek kazanımı bu değil örgüt için. Bu işin sipariş kısmı , ama siparişi ulaştırırken başka kazançları da oluyor.
Türkbaharı Moderatör: Terör örgütü sivillere yaptığı saldırılardan nasıl bir sonuç bekliyor olabilir?Sizce son zamanlarda neden siviller hedef alınıyor?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Sivil katliamı pkknın çok da çekindiği bir şey değil. Bu yolla acımazıslığın boyutlarını şov yaparak göstermiş oluyor. Acımasızlığını ve hiçbirşeyden çekinmediğini kanıtlamak da pkk'nın imasızlığını ve hiçbirşeyden çekinmediğini kanıtlamak da pkk'nın her zaman en etkili ve tercih ettiği bir propaganda yoludur..Bu propagandanın birincil hedefi gariban Kürt halkı, korkuyla pkk'nın otoritesine teslim olmuş oluyor veya iyice siniyor. Korkutma veya tedhiş ne yazik ki en etkili ikna yollarından biridir ve pkk'nın çocuk öldürmeyi bile göze alabilmesi çok ikna edici oluyor. pkk devleti tam da 90'lardaki durumuna geri çekilmeye zorluyor. Çünkü pkk'nın istediği barış değil savaş, çünkü savaşı pkk beka yolu görüyor. Ben pkk, öldü, can çekişiyor, bitti falan demiyorum, aksine şu anda uyguladığı alabildiğine etkili propaganda yolunu göstermeye çalışıyorum. pkk'nın sivil katliamının pkk'nın can çekişmesi olarak görülmesine itiraz ediyorum. Aksine o şu ana kadar en fazla bu yolla pkk kendini kanıtladı. "bebek katili" olduğunu söyleyince ona nefreti artırabilirsiniz ama ondan korkuyu da artırıyorsunuz ve bu da çok ikna edici bir yol..
Türkbaharı Moderatör: Esad'ın Türkiye'yi zor duruma düşürmek için kuzeyden çekilerek Pkk'ya bıraktığı söyleniyor.Siz nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Bu yorum değil gerçek. Esad gerçekten de kuzeyi tamamen pkk'ya terketti bütün silahlarıyla. Amaç pkk'yı şebbiha gücü olarak değerlendirmek. pkk şebbihalarının hedefi ise Suriye içindeki öso değil Türkiye hedefleriydi. Bu adrese teslim bir görevlendirmeydi. Nitekim Esad bir tek kuzey şehirlerini bırakırken tek kurşun harcamadı, çünkü bu bir çekilme değil bir görevlendirmeydi. Esasen pkk kuzeyi ele geçirmiş değil Esad adına orayı koruyor ve Türkiye'ye karşı Esad'ın intikamını takip ediyor.
Türkbaharı Moderatör: Bölgede Kürtlerin birleşeceğinden söz ediliyor.Potansiyel bir "Kürdistan" yapısı Türkiye'yi nasıl etkiler?
Prof.Dr.Yasin Aktay: "Kürtlerin birleşmesi" deyimi Türkiye'de adeta korkutmak üzere kullanılıyor, oysa böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali varsa bu sadece sevindirmeli. Türkiye bölgede birleşme-bütünleşme yönündeki bütün hareketleri desteklemeli. Bu ister Araplar arasında ister Kürtler arasında, birleşme iyidir. Bu birleşmeleri daha büyük birleşmelere doğru geliştirmek de gerekiyor. Ortadoğu'daki halkların bütünleşmesi ve yeniden kaynaşması Kürtlerin kendi aralarındaki birliği, başkalarının varlığına ve çıkarlarına bir tehdit oluşturmaz, bölgesel bütünleşme için bir adım oluşturur ancak Kürtlerin mevcut haliyle birleşme ihtimali çok güçlü görünmüyor. Çünkü Kürt gruplaşmaları bütünleşmeye değil ayrışmalara ayarlanmıştır. pkk'nın oynadığı rol bütün Kürtlerin birliğine değil, bütün bölgenin alabildiğine istikrarsız hale gelmesine dönüktür, rolünü yazan İsrail'dir.
Türkbaharı Moderatör: Potansiyel bir "Kürdistan" yapılanması karşısında Kürt sorununu çözememiş Türkiye bölgede nasıl bir politika izlemeli?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Kürt sorununu çözememiş bir Türkiye'nin geleceğin Ortadoğu'sunda bir değer veya model üretme şansı yok. Ama Türkiye Kürt sorununa karşı çözümsüz değil.. Türkiye'nin şu anda Kürt sorununa karşı eski konumundan çok uzakta olduğunu da görmek gerekiyor. pkk şu anda Kürt sorununun çözümü önündeki engel.. Türkiye pkk'ya rağmen Kürt sorununu çözmeye azmetmeli. Çünkü bir neden de bu sorunun bölgede etkili ve tutarlı bir siyaset izlemeyi engellemesi..
Türkbaharı Moderatör: Sn.Davutoğlu'nun Kuzey Irak ziyaretiyle birlikte Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Davutoğlu'nun Erbil ziyaretinden sonra konu net olarak anlaşılmış ve ortaya konmuştur. Türkiye Kürt oluşumuna değil pkk oluşmuna karşıdır. pkk-pyd öncülüğündeki bir oluşuma karşı olmanın Kürtlğe karşı olmak şeklinde yansıtılması bir pkk propagandasıdır ve asla doğru değildir. Türkiye Suriye'de kimlikleri bile olmayan ikinci sınıf muamelesi gören Kürtlerin haklarının mücadelesini verirken pyd'ciler Esad'ın iyi çocuklarıydı. O yüzden bugün sahneye Kürtlerin özgürlüğü adı altında çıkıyor olmaları Kürtlere de inandırıcı gelmiyor. Suriyeli Kürtler Baasçı olamaz. Erbil ziyareti sonrası Türkiye'nin Kürt-Suriye-pyd politikası daha bir netleşmiş ve bunun etkisi de hemen görülmüştür.
Türkbaharı Moderatör: Sizce Türkiye genç nüfusu, demokratik rejimi ve büyüyen ekonomisiyle bölgesel lider bir ülke olabilir mi?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Ben şahsen Türkiye'nin lider olması üzerinden bir söylem üretilmesinden, bunun telaffuz edilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Bu söylem hiç şık değil. Gerçek anlamda lider olanların bunu bu kadar sık telaffuz etme ihtiyacı olmaz. Bunun telaffuzu itici oluyor, liderlik vasfını da zayıflatıyor ama bir vakadır ki, Türkiye bölgede yönetimiyle, demokrasisiyle, ekonomisiyle en gelişmiş olma vasfına sahip, sözüne kulak verilen bir ülkedir.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak @TurkBahari Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Prof.Dr.Yasin Aktay: Doğrusu Türkbaharı Platformu çok ilginç, yaratıcı bir düşünce. İlk olması da şaşırtıcı, bu nasıl kimsenin aklına gelmemiş olabilir?:) Thinktank denilince doğal olarak rekabet hissi uyanır bende:) ama sanal olması bakışımı değiştirir tabi:) şaka bir yana tebrik ediyorum. Bir defa çok verimli bir alan sanal alan. Masrafsız dünyanın en yaratıcı-özgün-uçuk fikirlerini burada aynı anda görebilirsiniz bu da çokiyi .Online thinktankçılık iyi oturduğunda çok verimli bir düşünce kaynağı olabilir. Bir sürü avantajı var. Fikirlerin filtresiz olması gibi mesela..
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Prof.Dr.Yasin Aktay: Ben çok teşekkür ederim.
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Psikiyatr Prof.Dr.Erol Göka ile "Toplumsal Psikoloji" Konulu Twit-Söyleşimiz
Türkbaharı dünyanın ilk online-sosyal thinktank platformunda sizleri 28Ağustos2012 Saat:21.30'da Psikiyatr Prof.Dr.Erol Göka ile buluşturduk. Prof.Göka "Toplumsal Psikoloj"iye dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Terör örgütü psikoloji ve propagandayı kullanarak eylemlerini gerçekleştirmeye devam ediyor.Bunun önüne nasıl geçilebilir?
Prof.Dr.Erol Göka: Terör, her zaman psikolojik propagandayı eylemlerinde esas alır, bunu ancak karşı-psikolojik propaganda ile bertaraf edebilirsiniz
Türkbaharı Moderatör: Hükümetin Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin anti-terör-propagandası olarak değerlendirebilirmiyiz?Proje nekadar başarılıolur?
Prof.Dr.Erol Göka:Hayır hayır, Hükümetin Kürt açılımı diye bilinen ve pek yolunda gitmeyen girişimi, ileri demokrasi için bir adımdı. Ama elbette terörün panzehirinin demokrasi olduğuna inanıyorsak,ki ben inanıyorum, ileri demokrasi için yapılanları, karşı-propagandanın unsuru kabul edebiliriz
Türkbaharı Moderatör: Şehit cenazelerindeki görüntülerin medyada yer verilmesini toplumsal psikoloji açısından nasıl yorumlarsınız?
Prof.Dr.Erol Göka: Şehit cenazeleri elbette haberlerde yer almalı ama mutlak moralleri yıkıcı etkisini gözeten bir yayın anlayışıyla.. Kaos görüntüleri her zaman terörden medet umanların işine gelecektir. "Siz bu alçaklığı yaptınız, insanımızı şehit ettiniz ama milletçe dimdik ayaktayız" denmeli.
Türkbaharı Moderatör: Sn Başbakan'ın medyaya bu görüntülerle ilgili açık eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prof.Dr.Erol Göka: Sanıyorum Sn Başbakan da artık başka çaresi kalmadığından, önceki uyarıları boşa gittiğinden açık eleştiri yapmak durumunda kalıyor.
Türkbaharı Moderatör: Türk Milleti'nde "Arjantin,Yunanistan" gibi ülkelerde olduğu gibi olumsuz toplumsal nümayişler görmüyoruz.Bu neden kaynaklanıyor?
Prof.Göka: Türkiye'de yıkıcı nümayişlerin yapılmamasının birçok nedeni var ama en önemlisi tarihsel psikolojimizle ilgili. Biz sabrın ve tahammülün halkıyız ve toplumsal psikolojimizde devlet ve yöneticiye isyan etmemek, fitneye ve nifaka neden olmamak çok önemli. Bu yalnızca İslam'daki ulu'l emre itaat anlayışından kaynaklanmıyor; Türklerin tarihsel tecrübeleri "ya devlet başa ya kuzgun leşe" dedirtmiş.
Türkbaharı Moderatör: Türk Milleti'nin toplumsal tarih hafızası bölgede lider ülke olması açısından sizce ne kadar önemlidir?
Prof.Dr.Erol Göka: Milletimizin tarihsel hafızası, özellikle İslamlaştıktan sonra, mağdurların ve mazlumların savunucusu olmaya çok önemli bir yer açmıştır. Milletimizin tarihi, kendisinden olmayanların huzuru ve refahı uğruna gerekirse kendisinin zorluklara katlanabileceğinin örnekleriyle doludur.
Türkbaharı Moderatör: Sizce Türkiye genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve toplumsal tarihsel bilinciyle bölgesel lider ülke olabilir mi?
Prof.Dr.Erol Göka: "Lider ülke" olmayı söylemimizin başına alırsak, yanlış anlaşılma ihtimalimiz artar. Biz engin bir tarihsel ve toplumsal mirasa sahibiz, bu mirasın yanı sıra toplumumuz bölgemize ve İslam dünyasına ışık olabilecek potansiyelleri barındırıyor ama bunları göğsümüzü gere gere söyleyebilmemiz için öncelikle bu coğrafyada tüm dünyaya gösterebileceğimiz ileri bir demokrasi inşa etmemiz gerekiyor
Türkbaharı Moderatör: Son olarak Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?
Prof.Dr.Erol Göka: Bu hayırlı girişiminiz için sizi kutluyorum, belki benim sözünü ettiğimi ileri demokrasi için bir adım olabilir çabanız.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Prof.Dr.Erol Göka: Ben teşekkür ederim.
28 Ağustos 2012 Salı
Deulcom International Kurucusu Dragon's Den Sn.Baybars Altuntaş ile "Girişimcilik" Konulu Twit-Söyleşimiz
Türkbaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Platformu'nda sizleri 27Ağustos2012 Saat:21.30'da Deulcom International Kurucusu Dragon's Den Sn.Baybars Altuntaş ile buluşturduk. Sn.Altuntaş girişimciliğe dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Girişimcilik nedir? Bir girişimcinin taşıması gereken vasıflar sizce nelerdir?
Baybars Altuntaş: Girişimcilik, girişkenlikle karışan bir kavram. Girişimcilik, sıfırdan artı değer üretebilme becerisi. Girişkenlik ise, böyle bir beceri sahibi olup olmadığını bilmeden, sadece girişimcilik ruhu ile yapılan hamleler.
Türkbaharı Moderatör: Barack Obama sizi 2010yılında dünyadaki 150girişimciden biri olarak Beyaz Saray'a davet etti. Neden siz?
Baybars Altuntaş: Bunu Obama'ya sorsanız daha doğru olur. Neden beni davet ettiğini ben de merak ediyorum. Türkiye'den 700 aday arasından nasıl seçildiğimi ben de çok merak ettim ve bu soruyu ABD Büyükelçiliğinin yetililerine sordum. Onlar da dediler ki 'Biz de bilmiyoruz, biz 700 adayın adını belirledik. Beyaz Saray seçimleri kendisi yaptı.Washington'a gittiğinizde bu sorunun cevabını alırsanız bize de bildirirseniz seviniriz' dediler. Açıkçası benim bu konuda bazı tahminlerim var. Adana'da yapılan bir konferansta Ortadoğu Girişimcilik Enstitütüsü'nün kurulmasını önermiştim ve bu fikir herkesin çok hoşuna gitmişti. O toplantıda ABD Adana Konsolusu da vardı. Sanırım bu yüzden, çünkü Washington'da Obama ile görüştükten sonra CNN International beni canlı yayına 'Ortadoğu Girişimcilik Enstitüsü Kurucusu' olarak davet etmişti.
Türkbaharı Moderatör: Barack Obama ile birebir görüştünüz. Obama size ne sordu? Siz kendisine neler anlattınız?
Baybars Altuntaş: Obama ile görüşmemin sebebi Başbakanımızın mektubunu kendisine iletmekti. Mektupta gelecek zirvenin Türkiye'de yapılmasını arzuladığını bildiriyordu Başbakanımız. Kendisiyle bu konuda görüştük. Türk girişimciliğinin geldiği noktayı değerlendirdik. Nitekim sonraki zirve geçen yıl Türkiye'de yapıldı ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden açılış için Türkiye'ye geldi.
Türkbaharı Moderatör: Yoğun bir işadamı olmanıza rağmen üniversitelerde ücretsiz konferanslar veriyorsunuz? Bunun nedeni nedir?
Baybars Altuntaş: Güzel soru. Şimdiye kadar 100 civarında üniversitede 50.000 civarında öğrenciye hitap ettim. Sanırım kendi çapımda bir rekor kırdım Türkiye'de. Ben üniversitede öğrenciyken kendi işimi özel ders ücretlerinden biriktirdiğim parayla kurmuş bir insanım. Sanırım bu durum beni bilinçaltından üniversitelerden gelen konferans davetlerine otomatik olarak kabul moduna itiyor. Açıkçası üniversitelerde konferansları vermeyi şimdiye kadar hiç talep etmedim, onlardan bana davet geldi. Bu yüzden neden beni davet ettiklerini de onlara sormak oldukça aydınlatıcı olur diye düşünüyorum.
Türkbaharı Moderatör: Klasik bir soru olacak belki ama sizce girişimci doğulur mu? Girişimci olunur mu?
Baybars Altuntaş: Bu da güzel soru. Yüce Allah, Kur'an'da Zufruf Suresi 32. Ayette diyor ki : ''Bir kısmınızı bir kısmınıza üstün yarattım ki diğerlerini tutup çalıştırsınlar''. Bu ayete göre, bazı insanlar girişimcilik becerileriyle beraber dünyaya geliyorlar. Ancak, diğerleri de bu beceri sahibi insanlardan bu işlerin sırlarını öğrenemeyecekler diye bir şey de yok. Bu yüzden, girişimci de doğulur, sonradan girişimci de olunur. Her ikisi de mümkün.
Türkbaharı Moderatör: Bir de kitabınız var "Otobüsten indim Bmw'ye Bindim".Bu kitapta neler anlattınız kısaca bahsedermisiniz?
Baybars Altuntaş: Bu kitapta, otobüsten inip BMW'ye heniz 22 yaşındayken nasıl bindiğimi anlattım. Ben Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandığımda ortamda şuydu. Biri Mercedes'le geliyor, diğeri BMW ile geliyor, ötekisinin babasının şoförü okula bırakıyor, falan filan. Ben bu ortamda otobüs bileti parasının hesabını yaparken şunu söyleyebilirdim : BATSIN BU DÜNYA ! Ama demedim. Dedim ki : ÇALIŞ SENİN DE OLUR ! Biraz kamyon aforizması gibi oldu ama :) Neyse, çok değil, 2 - 3 yıl sonra Kuzey kampüsteki 2.erkek yurduna ben de şoförümle ve altımda sıfır kilometre BMW gidip gelmeye başladım. NE MUTLU BANA :))
Türkbaharı Moderatör: Ülkemizdeki gençlerin girişimcilik konusundaki bilgi ve motivasyonlarını yeterli buluyormusunuz?
Baybars Altuntaş: Girişimcilerimizin motivasyonu yüksek ( çünkü ceplerinde para yok - aynen benim işin başında olduğu gibi ). Ancak, bilgi düzeyleri düşük Gerçi ilk işimi kurarken bende de bilgi diye bir şey yoktu. Şimdi bakmayın öyle atıp tuttuğuma :) İlk çek karnesini alıp çek keserken bankanın müdürünü arayıp 'Tediye Tarihi' kısmına ne yazmam gerekiyor demiştim :) Bu soruyu sorarken Türkiye'de eğitim sektöründe yıllık 3 milyon dolar civarında reklam veren bir şirketin sahibi olarak bunu soruyordum. İşte, acı ama gerçek. Bu durumlara düşmemek için diyorum ki : EĞİTİM ŞART !
Türkbaharı Moderatör: Ülkemizde girişimcilere verilen devlet ve özel sektör desteklerini yeterli buluyormusunuz?
Baybars Altuntaş: Ülkemizde girişimcilere yapılan teşvikler, benim zamanımda olsaydı, ohooooo, ne olurdu neler :)) İşin esprisi bir yana, ben girişimcilerin teşvikle meşvikle başaracaklarına inanmıyorum. Ağzına kaşıkla mama vermek gibi görüyorum teşvik olayını. Ama bu benim kişisel fikrim. Başında olduğum kurumları bağlamaz. Girişimcinin finansal teşvikten çok, motivasyonel teşvike ihtiyacı var. Devlet bence girişimciler için gereğinden fazlasını yapmaya çalışıyor, bu da önemli bir detay.
Türkbaharı Moderatör: Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de girişimcilere ihtiyacımız var.Sizce bunun için neler yapılmalı?
Baybars Altuntaş: Dünyaya girişimciliğin en önemli unsurunu hediye eden toprakların mirasçılarıyız. Biliyorsunuzdur, PARA nerde icat edilmiş ? MANİSA'da. Hatta MONEY kelimesi MANİSA'dan geliyor olabilir. MONEY+SA Bu yüzden, Türk girişimcilerinin dünya girişimcilerinden öğreneceği çok şeyler olmakla beraber, öğreteceği çok şeyler de var. Bu yüzden atasözleri sözlüğümüzden gelin bu akşam bir atasözümüzü tamamen silelim : Para elin kiridir ! atasözünü bugünden itibaren iptal edelim Böylelikle bu geceyi Türk Baharından Girişimciler Baharına çevirelim :)
Türkbaharı Moderatör: Siz Türkiye'nin genç nüfusu, büyüyen ekonomisiyle bölgemizde lider bölgesel bir ülke olabileceğiniz düşünüyormusunuz?
Baybars Altuntaş: Türkiye bölgesinde zaten lider bir ülke. Benim kitap Arnavutluk'ta önümüzdeki ay piyasaya çıkıyor. Arnavut girşimciler Türk girişimcilerden girişimciliği öğrenmeye çalışıyor. Geçen ay Bosna'da Ekonomi Forumu'nda yine en fazla kartviziti talep edilen konuşmacı bendim. Balkanlarda çok iyi bir altyapımız var. Balkanları unutmayalım.Bizler için çok önemli potansiyeller barındırıyor.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak
Baybars Altuntaş: #Türkbaharı platformu çok inovatif bir düşünce. İnsanların dikkatini çeken ve zaman içinde toplumsal bir sivil güç olacak gibi duruyor. Bu gücü Türkiye'nin pozitif geleceği için kullanacağından emin olduğum bir platform. Yoksa gecenin bu saatinde tek parmak klavyesoruları cevaplayacağım diye çırpınmazdım. Platforma emeği geçen herkesi kutluyorum.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Baybars Altuntaş: Ben teşekkür ederim.
26 Ağustos 2012 Pazar
Star Gazetesi Köşe Yazarı Sn.Nasuhi Güngör ile "Türkiye ve Ortadoğu Gündemi" Konulu Twit-Söyleşimiz
TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 25Ağustos2012 Saat:21.30'da Star Gazetesi Köşe Yazarı Sn.Nasuhi Güngör ile buluşturduk. Sn.Güngör gündeme dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Bölgedeki olumsuz gelişmelere paralel Türkiye'de son bir ayda terör ciddi oranda artış gösterdi.Sizce Pkk neyapmaya çalışıyor?
Nasuhi Güngör: PKK, Türkiye'nin kendi etrafında gelişen nüfuz alanını kırmak isteyenler adına taşeronluk yapıyor. Son eylemler buna yönelik.. Bu etkinlikten rahatsız olanlar sadece bölgesel güçler değil, Türkiye'yle küresel ölçekte bir hesaplaşmaya girenler var.
Türkbaharı Moderatör: Suriye sınırındaki bir ilimizde Antep'te meydana gelen patlama gözleri Suriye'ye çevirdi.Sizce bu Esad'ın misillemesi olabilir mi?
Nasuhi Güngör: Ne yazık ki bu saldırının parantezinde Suriye'nin olmadığını söylemek mümkün değil. PKK'nın taşeronluğu çok açık PKK ölçeğinde bir örgütün böyle geniş çaplı bir saldırıya gireşebilmesi için onu cesaretlendirenler var. Suriye bunlardan biri..Antep'in seçilmesi elbette sembolik anlamlar taşıyor. Türkiye'ye Suriye'yle ilgilenmesinin bedelini ödeteriz mesajı bu..Ancak bu mesajı verebilmek, PKK ve Suriye'nin boyunu çok aşar. Daha küresel bir hamle bu ve Türkiye bunu görüyor sanırım.
Türkbaharı Moderatör: Sizce Pkk'nın yaptığı bu saldırılarda bir istihbarat zaafiyeti varmı? Sivillere karşı bu saldırılar nasıl engellenebilir?
Nasuhi Güngör: İstihbarat açısından Türkiye'nin yeni dönem hazırlığının yeterli olduğunu söylemek zor. Ancak bu eksiklik pekçok alanda geçerli..Türkiye kamuoyu, yaşadığı ülkenin yaşadığı coğrafyadan, özelliklerinden ve sorunlarından yeterince haberdar değil. Türkiye'nin evinde oturup bu sorunlardan uzak durmasını isteyenlerin yanıldığı nokta da burası. Türkiye kapılarını bölgeye kapatıp kendisine sorun dayatılmasını bekleyen ülke olmaktan çıkınca ortalık karıştı. Yeni dönemin özelliklerini kendi kamuoyumuza daha doğru anlatmanın yollarını aramalıyız. Terörle birlikte yaşıyoruz. Bundan sonra da terör hayatımızda olacak. O nedenle terörle mücadele, kaynakları konusunda bilgilenme ihtiyacını gidermeliyiz. Her saldırının ardından yaşanan panik havası, bu alanda ciddi bir bilgi ve algı sorunu olduğuna işaret ediyor. Türkiye'deki istihbarat anlayışının bir bölge gücü olmayı taşıyacak düzeyde olmadığı çok açık. Ancak bu durum, MİT ve istihbarat üzerindeki güncel tartışmalardan ayrı tutulmalı. Çünkü bu bir süreç ve zamana ihtiyaç var.
Türkbaharı Moderatör: Esad'ın Türkiye'yi zor duruma düşürmek için kuzeyden çekilerek Pkk'ya bıraktığı söyleniyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nasuhi Güngör: Bu doğru, ama sadece taktik bir hamle değil, aynı zamanda zorunlu bir geri çekilme olarak da görülmeli. Esad, elbette güçlü bir siyasi gelenekten geliyor. Bu tür hamleleri devam edecektir ve Kürt kartını kullanacaktır. Asıl sorun Türkiye'nin "Kuzey Suriye" gibi başlıklar altında paniğe kapılmasıdır. Öncelikle bunu gidermek zorundayız. Ani tepkiler vererek, panik haliyle büyük devlet olunmaz. Daha öngörülü ve soğukkanlı yaklaşımlara ihtiyacımız var. Suriye'de Kürtler dün de vardı, yarın da olacak. Herşeyi aleyhimizde görme hastalığından kurtulursak çözüm gelecektir. Bu coğrafyada aklı başında hiçbir Kürt ve Kürt hareketi, Türkiye'ye karşı varlığını sürdüremez. Gücümüzün farkında olalım. Güvenlik açısından sorun varsa, mücadele edersiniz. Ama stratejiniz bundan ibaretse, sadece güvenlik devleti olursunuz. Türkiye'nin bu coğrafyada farkında bile olmadığı büyük avantajları var. Onlarla barışmanın yolları da açık, buna yoğunlaşalım.
Türkbaharı Moderatör: Bölgede oluşacak potansiyel bir "Kürdistan" için sizce Türkiye proaktif olarak nasıl bir politika izlemeli?
Nasuhi Güngör: Öncelikle bu bölgede Türkiye ile ittifak etmeden varlığını sürdürebilecek hiçbir Kürt oluşumu sözkonusu bile olamaz. Kürtler ilkel ırkçılık ve ayrılıkçı tezler üzerinden bunun yeterince farkında olmayabilir. Bunu anlatmak Türkiye'nin işi. Türkiye, kendi etrafındaki Kürt oluşumlarını yönetme kabiliyeti olan tek ülkedir. Ama bunun henüz farkında değil. Birileri Kürdistan hayali kurabilir. Ancak tarih ve gelecek bize bunun aksini söylüyor. Kürtler dünyanın merkezi değil. Kürtler, bölgesel ve küresel hesapların uzantısı olmak yerine, Türkiye ile onurlu beraberliğin değerini bilmeli. Aynısı Türkiye için de geçerli, kendi içinde ve etrafında Kürtler için bir şemsiye ve barış adası olmak için çaba göstermeli.
Türkbaharı Moderatör: Sn.Davutoğlu'nun Kuzey Irak ziyaretiyle birlikte Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nasuhi Güngör: Türkiye gecikmiş doğruları yerine getirmeye çalışıyor. Kuzey Irak'la ilişkilerin iyiye gitmesini çok önemsiyorum. Nitekim bu politika 2006 yılının sonu itibarıyla devlet politikası haline geldi. Geçte olsa önemli bir ittifak. Irak Kürtleri, Türkiye'nin doğal müttefikidir, zaten PKK'yı son dönemde çıldırtan gelişme de budur. Güncel tartışmaları dikkate almadan Irak Kürtleriyle entegrasyon sürecini her yönüyle hızlandırmalıyız. Sn. Davutoğlu'nun Erbil ziyareti bu doğrunun bir parçasıdır. Bunun Suriye Kürtleri üzerinde de ciddi etkisi olacaktır.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak
Nasuhi Güngör: Bu benim ilk twitter söyleşim, teşekkür ederim. Bence harika bir iş yapıyorsunuz, çünkü bizim hafıza sorunumuz var. Toplumsal hafızada bu sorunları ve tartışmaları bu düzeyde canlı tuttuğunuz için tebrikler, sağolun.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
25 Ağustos 2012 Cumartesi
CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay ile "Türkiye'nin İç ve Dış Politikası" Konulu Twit-Söyleşimiz
TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizeri 24Ağustos2012 Saat:21.30'da CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay ile buluşturduk. Sn.Tunay iç ve dış politikaya dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Son bir ayda terör ciddi oranda artış gösterdi ve acı kayıplarımız var.Sizce Pkk bu saldırılarla ne yapmak istiyor?
Faik Tunay: Ben sizlere bana bu imkanı verdiginiz için teşekkür ederim. Terör belası ile otuz yıldır boğuşuyoruz, çok acılar çekiyoruz fakat bu son saldırılar ile PKK bence kendisini farklı bir biçimde konumlandırmanin peşinde. Ortadoğu'daki gelişmeler sanki birilerinin de PKK'yı farklı kullanmasını gerektiriyor; kim derseniz mesela Suriye mesala İran derim. Fakat son Gaziantep saldırısı işi bambaşka bir boyuta taşıdı. Doğu'nun incisi, gözbebeği Gaziantep'te en işlek caddesinde bomba patlatmakla PKK kendince Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne farklı mesaj vermek istedi. Bak istersem istediğim yerde hareket ederim mesajıdır bence verilmek istenen. Onun öncesinde de Foça'da patlayan bomba da bu cinsten bir mesajdı bence. Son bir ayda yaşananlar terör örgütü PKK'nın adeta kendince gaza basmasıdır. Evet Suriye'nin ,İran'ın buradaki rolleri bilinmeli ama şu gerçek de asla unutulmamalı; biz bu bela ile nerdeyse otuz yıldır mücadele ediyoruz. Sırf Suriye, İran etkisine indirgersek hata yapmış oluruz adeta günü kurtarma çabası içine girmiş oluruz. Bugün Suriye ve İran peki on sene önce peki yirmi sene önce? Bunları da hep konuşmak, masaya yatırmak lazım. Yazık bu ülkeye, yazık bu ülkenin güzel insanlarına. Hep söylüyorum şehitlerimizin hem bu dünyada hem de öbür dünyada üzerimizde o kadar hakları var ki Allah hepimizin yardımcısı olsun. Bugün rahat hareket ediyorsak, yaşadığımız şehirlerde Türkiye'nin doğusunda, güneyinde, batısında kısacası her yerinde şehit olan kardeşlerimiz sayesinde.
Türkbaharı Moderatör: Suriye sınırındaki bir ilimizde Antep'te meydana gelen patlama gözleri Suriyeye çevirdi.Sizce bu Esad'ın misillemesi olabilirmi?
Faik Tunay: Elbette Esad'ın parmağı olabilir ve kuvvetle muhtemeldir ama biraz önce de söyledim otuz yıllık bu bela ile mücadeleyi sadece Esad'a bağlamak biraz akıl tutulması olur; evet bugün Esad peki ya dün? Ya da dünden önce?
Türkbaharı Moderatör: Pkk'nın Şemdinli'de vur-kaç yerine vur-kal taktiğine geçtiği iddia ediliyor.Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik Tunay: Hayatım boyunca kimseyi bilgi ve birikim olarak emin olmadan kısacası araştırmadan tenkit etmemeye çalıştım. Bir söz vardır ya bekâra karı boşamak kolay derler. Anlamak, incelemek lazım. Bölgede olan birkaç kisi ile konuştum kendileri sözlerine itibar edeceğim kişilerdir. Vekilim burada durum hiç açıcı değil PKK nerdeyse üstünlük kurdu kuracak dediler. Hala diyorum ki umarım bana verilen bilgiler doğru değildir, yoksa hoş değil düşünsenize bir vilayetinizde çıkıp birileri hem de terör örgütü devleti tanımayacak, baş kaldıracak devlete rağmen devletcilik oynayacak bunu hiçbirimiz kabul edemeyiz.
Türkbaharı Moderatör: BDP'nin Kürt sorunu konusundaki politikalarını ve terör konusundaki tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik Tunay: Bakın ben genç bir siyasetçinin, genç olmak birçok özelliği barındırmaktır; evet enerjik olmaktır, bilgili olmaktır, aktif olmaktır ama en önemlisi makam ve mevkii ne olursa olsun bugünün dunyasında genç olmak cesareti olmak ve korkmadan doğruları söyleyebilmektir. Evet bu ülkede birileri kabul etmesede çok net bir Kürt sorunu vardır, çok derin bir konu tarihsel bir konu ama 21.yüzyılda yok demek, inkar etmek kimse kusura bakmasın mümkün değil. Bu iş sırf güvenlik sorunu olsaydı çoktan biterdi ama Kürt sorunu var derken bazı gerçekleri görmezden gelemeyiz. Devlet son yıllarda cok ciddi adımlar attı ,birçok reform niteliğinde düzenlemeler yapıldı. Birisi çıksın desin ki ben Kürdüm diye ayrımcılığa tabiyim veya sokakta rahat rahat Kürtçe bile konuşamıyorum diyebilir mi? Bence diyemez evet tam demokrasi var mı? İnsan hakları ihlalleri sifirlandi mı hayır elbette ama çok yol alındı. Peki bütün bunlar olurken BDP'lilerin o teröristler ile kucaklaşması nedir Allah aşkına? Nasıl açıklanır ya da hergün şehit verirken niye bir BDP'li çıkıp şehitlerimiz için bir konuşma yapmaz, saldırıları kınamaz? Varsa yoksa hep mağduriyet, hep acındırma edebiyatı. Terör belasından kurtulmamız için Türklere görev düştüğü kadar hatta daha fazlası Kürtlere düşüyor. Çıksın sorumluluk sahibi Kürt kökenli vatandaşlarımız ( başta BDP ,siyasetçi,sporcu,sanatçı...) yeter artık Türk, Kürt kardeş PKK kalleş desin. Bu yapılmadığı sürece bu iş zor çözülür. Bir de baştan tanımlamada hata var zaten. Benim Aslan gibi vatan evlatlarını öldüren şehit edenler teröristtir ama bunlar çıkıp gerilla diyor nasıl olacak yani daha baştan yanlışlık, anlaşmazlık var gerisini siz düşünün artık.
Türkbaharı Moderatör: Bölgedeki gelişmelerle birlikte Kürt sorunu dahada önem kazanacak.Sizce Türkiye bu konuda nasıl bir politika izlemeli?
Faik Tunay: Son derece haklısınız artık iş başka bir boyuta geçiyor. Aslında bunu Türkiye'de ilk gören rahmetli Turgut Özal'dı. Suriye'de Esad sonrasının da belli ki Kürtler şimdikinden daha fazla söz sahibi olacak. Kuzey Irak'da neredeyse bağımsızlığa yakın bir yapılanma var. Tabi ki Türkiye'nin bundan etkilenmemesi mümkün değil. İşte tam bu noktada siyaset adamları değil devlet adamları devreye girecek. Daha dogrusu girmeli bence.. Altını çiziyorum devlet adamları dedim çünkü siyaset adamı farklıdır devlet adamı farklıdır. Türkiye bu süreci ne kadar iyi yönetir, ne kadar akıllı politikalar izlerse geleceği o kadar rahat olur. Aslında PKK'nın da son saldırılar ile yapmak istediği farklı bir rol kapma arayışıdır ama Allahı'n izniyle, milletin dayanışması ile bunu başaramayacaklar buna inanıyorum.
Türkbaharı Moderatör: Arapbaharı başladığından bu yana Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik Tunay: Bakın ben ilk basşndan beri ne söylüyorsam şimdi de aynılarını söylüyorum. Türkiye'nin bölgesinde daha fazla sözünün geçmesi, güçlenmesi beni mutlu eder. Ben meseleye iktidar, muhalefet meselesi olarak bakmam ki bu ülke ne kadar güçlüyse pasaportum ne kadar fazla itibar görürse ben o kadar güçlüyüm demektir. Aksini sadece ve sadece hayatları muhalefet etmekle geçen insanlar düşünür. Ben yurtdışına gittiğimde insanlara eskiden olduğu gibi Türkiye haritada şurda, burda diye dil dökmüyorsam, bu büyük mutluluktur ama diyorum ki sakın ola gücümüzü abartmayalım. Bu bizi tehlikeli noktalara götürür. Benim bir muhalefet milletvekili olarak iktidara söyleyeceğim budur. Biz de siz de bilirsiniz millet olarak enteresan bir huy vardır: Ya kendimizi cok aşağıda görürüz ya da gücümüzü çok abartır, pembe hayallere dalarız. Asarız keseriz doğrusu ortasını bulmaktır bence. Arapbaharı iyi anlaşılmalı, ama şu da unutulmamalıdır ki Araplar kendi aralarında anlaşamamak için anlaşmıştır :) Bu kuraldır bundan dolayı bir anda Arap Dünyası'nın hele ki Ortadoğu'nun lideri olmak daha dogrusu Osmanlı zamanına dönmek kolay değildir. Aman dikkat edelim bence. Şunu unutmayalım ki devletler arası ilişkilerde ebedi dostluklar ve düşmanlıklar olmaz; sadece ve sadece çıkar ve menfaat ilişkileri vardır. Bugün bize bölgenin liderisiniz aman size cok ihtiyacımız var diye sırtımızı sıvazlayan ülkeler yarın bize sırt çevirebilir. O yüzden realist olalım, temkinli olalım diyorum. Elbette ki temkinli olalım derken yerimizde oturalım, içe kapanalım demiyorum asla! Ama biraz daha sağlam adımlar atalım, bölgedeki birkaç ülkenin sırt sıvazlaması ile hareket etmeyelim bütün derdim bu.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak
Faik Tunay: Bence en önemli soru:) Bizim ülkemiz neden bazı konularda hala eksik, ilerlemiş ülkeler seviyesinde değil? Bunun birçok nedeni var elbet burada konuşmaya kalksak zamanımız yetmez ama bence en önemli nedenlerden biri sivil toplumun, think tank'lerin yetersiz oluşu. Bizde herşey partizanlık ile yapılıyor, soruyorum şimdi sohbeti takip eden değerli insanlarımıza ülkemizde kaç tane partiler üstü kurum, kuruluş var? Yok denecek kadar az belki de hiç yok! Biz de bu tarz düşünce kuruluşları hep bir yakın olur, ondan destek alır o parti iktidardan düştükten sonra kaybolur giderler. Oysa ki Batı'da onlarca yıldır devam eden kuruluşlar vardır. Bunlar sadece işini yapar, herkese eşit mesafededir. Böyle olunca da başarı gelir, bu kuruluşlar ciddi çalışmalar yapınca siyaset kurumu da bundan etkilenir. Bir anlamda kontrol mekanizması rolünü oynar bu kuruluşlar. Siyasete katkı sağlarlar. Biz farklı düşüncelere, fikirlere tahammül edemiyoruz, fırsat vermiyoruz. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Kısa zamanda ciddi ve güzel söyleşiler yaptınız. Bunun için sizleri tebrik ederim. Farklılıkların en büyük zenginlik olduğunu lütfen unutmayın, herkese kulak verin, düşüncelerini dile getirme şansı verin, ne kadar objektif ne kadar tarafsız olursanız o kadar uzun ömürlü olursunuz. Bu aksam guzel bir söyleşi yaptık basta TÜRK BAHARI ekibine sonra bizi takip eden takipcilerimize teşekkür ederim. Şehitlerimize bir kez daha Cenab-ı Allah'dan rahmet diliyorum, milletimize sabır diliyorum. Bizi yönetenlere de akıl, fikir vermesini diliyorum. Bu ülke hepimizin, bu gemi batarsa hepimiz batarız. Evet siyaset zordur, dinamikleri farklıdır ama en azından iktidar, muhalefet kısacası herkes kol kola girmeli, ufak hesapları bırakmalı. En kötüsü de oy kaygısını bırakmalı ve bu terör belasından ülkemizi kurtarmalı.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
24 Ağustos 2012 Cuma
Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç.Dr.Savaş Genç ile "Türkiye'nin Ortadoğu Politikası" Konulu Twit-Söyleşimiz
TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 23Ağustos2012 Saat:21.30'da Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç.Dr.Savaş Genç ile buluşturduk. Sn.Genç dışpolitikaya dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Bölgedeki olumsuz gelişmelere paralel Türkiye'de son bir ayda terör ciddi oranda artış gösterdi.Sizce Pkk ne yapmaya çalışıyor?
Doç.Dr.Savaş Genç: PKK öncelikle aktif destek aldığı ülkelerin emirlerini yerine getiriyor. Daha sonra da Arap baharından esinlenerek Türk-Kürt çatışması çıkartmaya çalışıyor. Türkiye'de PKK sorunu, terör sorunu çıkartabildiler ama Türk-Kürt savaşı çıkartamadılar. Özellikele Suriye'de ortaya çıkan boşluk PKK'nın iştahını kabarttı. Suriye de hareket alanını genişletmek için Türkiye'de eylem eylemlerini sonuna kadar artırdıkları da gözlemleniyor.
Türkbaharı Moderatör: Suriye sınırındaki bir ilimizde Antepte meydana gelen patlama gözleri Suriyeye çevirdi. Sizce bu Suriyenin misillemesi mi?
Doç.Dr.Savaş Genç: Suriye diye bir devlet yok artık. Lakin Suriye'de Esed, İran veRusya koalisyonu var. PKKnın bu koalisyon tarafından kullanıldığı çok net olarak görülüyor. Bu ülkeler geçmişte dönem dönem PKK ile ilişki içindeydiler. Çiller döneminde Rusya, bir kaç ay önce İran ve kuruluşundan itibaren ev sahipliği yapan Hafız Esed dönemi Suriye'si. Bugün PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanmadıklarını düşünmek için susam sokağında ikamet ediyor olmamız gerekiyor ki toplum olarak çok daha mayınlı bir bölgede yaşadığımızın farkındayız. İran, Suriye'deki olaylara bir varoluş mücadelesi olarak baktığı için. Açıkca türlü bahanelerle Türkiye'yi tehdit ediyor. Geçen hafta İran Gen. Kur. Bşk. Türkiye kendi içine baksın Suriye de muhaliflere yardımı kessin.Kendi içinde iç savaş çıkabilr açıklaması ile çok net tehditkar tavır takındı. İçimizdeki İrancılar hala bunu kardeş uyarısı olarak lanse ediyorlar. İnanmayın!
Türkbaharı Moderatör: Esad'ın Türkiye'yi zor duruma düşürmek için kuzeyden çekilerek Pkk'ya bıraktığı söyleniyor.Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç.Dr.Savaş Genç: Suriye diye bir ülke artık yok ama Esed ve destekçileri bu kararı alırken ilk etapta Türkiye'ye zarar verelim hesabını yapmadılar. ilk hesapları Kürtlerle çatışıp enerji kaybetmektense, muahliflerin işini bitirelim. Onu başarırsak Kürtleri nasıl olsa ezeriz üzerineydi. Bu stratejden bir de Türkiye'ye tehdit tornistan ettin mi... bir taşla iki kuş vurmuş olursun..
Türkbaharı Moderatör: Kuzey Irak, İran ve Suriye'deki Kürtler ile bölgede bir Kürt devleti kurulacağından bahsediliyor.Sizce bu ne kadar mümkün?
Doç.Dr.Savaş Genç: Suriye'de Kürtler teritorial olarak yoklar. Irak'ın Kuzeyinde olduğu gibi bir bölgeye hakim değiller. Kürtler Suriye'de öbek öbek bir coğrafyaya yayılmış durumdalar. Baba Hafız Esed, tıpkı Stalin gibi zorunlu göç uygulamış. Lakin bu Esed sonrası ülkede bir Kürt bölgesi oluşmayacağı anlamına gelmiyor. Bu önemli Kürtler Suriye'de süratle organize oldular.16 Kürt partisi ve iki ayrı Kürt meclisi var Suriye'de. Barzani bölge Kürtleri üzerinde etkinliğini artırmaya çalışıyor.
Türkbaharı Moderatör: Böyle bir "Kürdistan" yapılanması olursa sizce Türkiye nasıl bir politika izlemeli?
Doç.Dr.Savaş Genç: Bizim (Türkiye) kafamızdaki Kürdistan haritasını PKK çizdiği için Kürt denilince Kürdistan denilince aşırı tepki veriyoruz. Büyük acılar yaşadığımız için Kürdistan tabiri bizi endişeye sevk ediyor. Türkiye'nin dışında oluşan Kürt bölgeleri ve Kürdistan kavramını tartışmamız gerekiyor. Kürtlere Suriye'de bir bölge kurulacaksa bunun abiliğini Türkiye yapabilir. Bundan korkmayalım. Azerbaycan da 6-7 milyon Azeri var İran da 20 milyonun üzerinde. İran bölünürüm diye korkmuyorsa bizde korkmayalım. Irak'da kurulan Kürt bölgesinde çok vakit kaybettik. Şimdi ilişkilerimiz tasavvur edemeyeceğimiz kadar iyi. Suriye'de aynı hataya düşüp iç politik kaygılarla vakit kaybetmemeli. Türkiye Suriyeli Kürtlerle ne kadar başarılı ilişkiler kurarsa PKKya o kadar az hareket alanı bırakır. Suriye'deki Kürtleri de Nusayrileri de kucaklamamız gerekiyor. Sadece muahliflerle ilişkiye girerek Suriye sorununu kendi açımızdan çözemeyiz.
Türkbaharı Moderatör: Esad'ın Suriye'nin güneyinde bir Nusayri devleti kurma çabasından söz ediliyor.Sizce bu ne kadar mümkün?
Doç.Dr.Savaş Genç: Nuseyriler Esed gibi düşünmüyor ve Suriye'den ayrılma niyetinde değiller. Esed bu ülkede artık bakkal dükanı bile kuramaz. Ortadoğu'da kan davası kültürü vardır. Bu kadar çok kan döken bir lider siyasi olarak ayakta kalamaz. Esed için artık çok geç. Esed in son şansı Davutoğlu ile gerçekleştirdiği 6.5 saatlik görüşmeydi. Geri dönme şansı olsa reformları gerçekleştirirdi.
Türkbaharı Moderatör: Arapbaharı sizce Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgedeki dengeleri nasıl etkiledi?Arapbaharı beklenen birşey miydi?
Doç.Dr.Savaş Genç: Arap baharı beklenen bir şey değildi. Planlı bir şey de değil. Komplo da değil. Zaman Ortadoğu'da hızlı akmaya başladı. Ben Arap uyanışını pozitif bir gelişme olarak görüyorum. Bölgedeki devletler çöplüğü ayıklanıyor. Bu bir normalleşme sürecidir.Yöntem olarak böyle mi olmalıydı. HAYIR! Bu kadar çok kan dökülerek rejimlerin değişmesi arzulanmaz. Benim kafamdaki model Arap MAGNA CARTA'sıydı. Mevcut rejimlerin uslanmaz diktatörlerine sembolik bir siyasi konum ve ekonomik güç verip yönetimi halka devretmek en doğru tercih olurdu. Bunu o diktatörler kabul eder miydi? Muhtemelen etmezdi ama en azından denemeye değer bir alternatif olurdu. Arap uyanışında onbinlerce insan katledildi, sürgünler, tecavüzler... bu tam anmaı ile bir tramva.
Türkbaharı Moderatör: Libya'da hızla yapılan uluslararası müdahaleyi Suriye'de göremedik.Sizce Suriye'de neden sessiz kalındı?
Doç.Dr.Savaş Genç: İran ve Rusya paralelinde de Çin, Esed rejimine açık destek verdikleri için müdahale etmek kolay değildi. Bu bir.. Batı başlangıçta Esed'i ehven-i şer olarak görüdü ve Suriye'yi ondan sonra kimin yöneteceğini bilemediği için sessiz kaldı. ABD, Fransa da seçim AB de ekonomik kriz baş gösterince müdahale alternatifler dışına çıkmış oldu. Rusya ve İran savaşa hazr NATO ise Suriye için savaşmaya hazır değil. Özet bu.
Türkbaharı Moderatör: Sn.Davutoğlu'nun Kuzey Irak ziyaretiyle birlikte Türkiye'nin bölgedeki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doç.Dr.Savaş Genç: 140 karaterin sınırlarını zorlayan bir soru. Türkiye'nin Kuzey Irakla görüşüyor olması ayıplancak bir tavır ve girişim değil.Sıfır sorun hesabı yapan Türkiye, Arap uyanışını bu kadar erken beklemiyordu ve hesapları bunun üstüne değildi.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak @TurkBahari Platformu platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Doç.Dr.Savaş Genç: Türkiye'de GSM ihaleleri açıldığında KOÇ Holding bu iş para kazanmaz deyip girmemişti.Sosyal Medya'yı hafife alanlar da kaybedecek.. Bu girişiminizi başarılı buluyor ve destekliyorum. Tebrik ederim.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Doç.Dr.Savaş Genç: Ben teşekkür ederim.
23 Ağustos 2012 Perşembe
İTÜ 2008-2012Dönemi Rektörü Prof.Dr.Muhammed Şahin ile "Akademi Dünyasındaki Gelmişler" Konulu Twit-Söyleşimiz
TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 22Ağustos2012 Saat:21.30'da 2008-2012Dönemi İTÜ Rektörü Prof.Dr.Muhammed Şahin ile buluşturduk. Prof.Şahin "Akademi Dünyasındaki Gelişmeler"e dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. İTÜ'de başarılı bir rektörlük dönemi geçirdiniz.Çalışmalarınızdan biraz bahsedermisiniz?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: 4 yılda hem ulusal düzeyde hemde uluslararası düzeyde çok önemli projeler imza attık. Bunlardan bir kaçına değineyim. Dünyada Mühendislik programlarını akredite eden ABET’ten 2011 yılında 23 mühendislik programımızı akredite ettik. Bu sayı ile Dünya’da en fazla mühendislik programlarını akredite eden üniversite olduk, yani 1. sıraya yerleştik. Amerika’nın verdiği Yetkin Mühendislik belgesini 2012 Nisan’dan beri Türkiye’de sadece İTÜ öğrencilerine vermeye başlamıştır. Nisan 2012’den öğrencilerimizin dünya başarıları hem İTÜ’yü hemde Türkiye’yi gururlandırmıştır. Güneş Teknemiz Dünya 1.’si, Mikro Uydu Takımımız Dünya 1.’si, İnsansız Hava Aracı Ekibimiz Dünya 4.’sü, Şehir ve Çevre Ekibimiz Dünya 2.’si oldular.Türkiye’nin ilk Hidrojen Teknesi, ilk LPG Dizel Motoru, ilk insansız helikopteri, ilk piko uydusunu İTÜ yaptı. Şimdi de ilk nano haberleşme uydusu yapılıyor ve Ekim 2012’de uzaya fırlatılacak. Öğrencilerimle, akademik ve idari personelimle ve mezunlarımla hep içiçe olduk. Çok güzel köprüler kurduk. Bütün bu başarıların temelinde bu birliktelik yatıyor.
Türkbaharı Moderatör: Üniversitelerimizi dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında göremiyoruz.Bunun nedenleri sizce nelerdir?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: 2011 Times Higher Education sıralamasında İTÜ 275-300 arasındadır. Temmuz 2012 Webometrics’te ise ilk 500’de yeralmıştır. Ayrıca QS’in yaptığı bölümler düzeyinde yaptığı sıralamada ise hemen hemen tüm bölümlerimiz ilk 300’de yeralmıştır. 2011 HEEACT sıralamasında tüm bölümlerimiz ilk 300’de. Örneğin İnşaat Bölümümüz 46., Kimya Mühendisliği Bölümümüz 80. olmuştu.
Türkbaharı Moderatör: Sizce üniversitelerimiz nitelikli ve özgün bilim üretme konusunda şuan hangi noktada?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Türkiye dünya yayın sayısında 17. sırada ancak ülke nüfüsuna oranladığında 40’ın altına düşüyoruz. Ekonomide de sanırım dünya 17.’siyiz. 2010 Dünya patentenstitüsü verilerine göre Türkiye’nin yıllık patent sayısı 3000, Güney Kore’nin 220 bin. Bu farkı ancak üniversite-sanayi işbirliği ile kapatabilir. Üniversitelerde performansa ve liyatakata bağlı bir bütçeleme ve atama siteminin olmaması en önemli sorundur.
Türkbaharı Moderatör: Ülkemizde Sanayi-Üniversite işbirliği konusunda hangi noktadayız? Bu konuda neler yapılabilir?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Olumlu gelişmeler var. Geçmişte sanayici üniversiteye güvenmiyordu, üniversite de sanayicinin ayağına gitmiyordu.Şimdi her ikisi de birlikte çalışmak zorunda olduklarını biliyorlar. Sanayiciler uluslararsı rekabette ayakta kalabilmesi icin Üniversiteler ile ARGE çalışmaları yapmak zorunda oldukları farkına vardılar.
Türkbaharı Moderatör: Üniversitelerimizde kurulan teknokentler ve destekler sizce yeterli düzeyde ve verimli mi?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Bence yeterince destek var. Teknoloji Transfer Ofis. kurulmasıyle ilgili uzun bir süredir (3 yıldır) beklenilen yasa hazırlığı var. TÜBİTAK bu yıl destek programı baslatacak, bekliyoruz. İstanbul Kalkınma Ajansı da bu konuda destek vermektedir.
Türkbaharı Moderatör: Ülkemizde Silikon Vadisi kurularak bilişim sektöründe rekabet edecek düzeye ne zaman gelebiliriz?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 4-5 yıldır yürütmeye çalıştığı Türkiye Bilişim Vadisi projesinde henüz bir hareket yok. İTÜ bu konuda önemli adımlar atmıştır. İTÜ Teknokent bu yaz 105bin m2lik bir alana kavuşuyor. Ayrıca TUBİSAD ile birlikte 60 bin m2lik Digital Türkiye Üssü projesini başlatı
Türkbaharı Moderatör: Türkiye'deki üniversitelerin özerkliği konusunda sizce hangi adımlar atılmalı?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: :)) Avrupa Üniversiteler Birliğinin araştırmasına göre Türkiye 28 Avrupa Ülkesi içinde Organizasyonel özerklikte 27. Mali Özerklikte 22., Akademik Özerklikte 25., Personel istihdami özerkliğinde 21. sıradadır. Bunlar YÖK verileridir.
Türkbaharı Moderatör: Özerklik konusunda gidecek çok yol var gibi görünüyor.Üniversitelerimiz özkaynak üretme noktasında sizce nekadar başarılı?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Yeni YÖK yasası umarım bu ihtiyaca cevap verir. Evrensel değerleri kriter alması gerekiyor. Üniversiteler kaynak bulma konusunda geçmişe göre çok iyi durumdalar. Daha çok kaynak üretebilmeleri tamamen yukarda söylediğim performansa ve liyakata göre bütçeleme ve atama sistemine bağlıdır.
Türkbaharı Moderatör: Teknokentlerimizden çıkan dünya çapında markalaşmış şirketleri ne zaman görebileceğiz?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Görmeye başladık bile. Örneğin İTÜ KOSGEB ve Teknokentten çıkan AIRTIES firması var. Ayrıca yine İTÜ’de başlayan SMARTSOFT bugün holdingleşmişler. Mastercard’ın dünyadaki 7 tane teknik çözüm ortağından biridir. Daha çok örnek verilebilir. Eminim diğer teknokentlerden büyüyen şirketler de vardır.
Türkbaharı Moderatör: Türkiye sizce genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve üniversiteleriyle bölgesel bilim üretim merkezi olabilir mi?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Mümkün. Hindistan ve Çin’e göre ucuz insan kaynagından çok, kalifiye genç nüfus var. Türkiyenin yaş ortalaması29, Avrupa’nın45.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?
Prof.Dr.Muhammed Şahin: Güzel bir girişim. Platformunuzu ilgi ile takip ediyorum. Ülkemize faydalı olmaya ve bir BİLİNÇ oluşturmaya çalışıyorsunuz. Başarılarınızın devamını diliyorum. Bana bu fırsatı verdiğiniz için tekrar tekşekkür ediyorum. Bu söyleşi benim de twit üzerinde ilk söyleşim oldu.
Türkbaharı Moderatör: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
22 Ağustos 2012 Çarşamba
Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Sn.Oral Çalışlar ile "Türkiye Gündemi" Konulu Twit-Söyleşimiz
TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu'nda sizleri 21Ağustos2012 Saat:21.30'da Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Sn.Oral Çalışlar ile buluşturduk. Sn.Çalışlar gündeme dair sorularımızı yanıtladı.
Türkbaharı Moderatör: Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Dilerseniz twit-söyleşimize başlayalım. Dün Gaziantep'teki patlamada 9 vatandaşımızı yitirdik.Bu olay hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz?
Oral Çalışlar: Tabii ki vahşi bir eylem. Bugün BDP yöneticilerine de sordum. PKK dışında başka bir güç olabilr dediler.
Türkbaharı Moderatör: Suriye sınırındaki bir ilimizde meydana gelmesi gözleri Suriye'ye çevirdi.Sizce Suriye'nin misilleme ihtimali var mı?
Oral Çalışlar: Suriye konusunu Başbakan da dile getirdi. Tabii bunu beklemek mümkündür. Biz dış politika ile iç politikayı dengeleyemedik.
Türkbaharı Moderatör: Pkk bu patlamayla ilgileri olmadığını açıkladı.Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oral Çalışlar: PKK çok tepki gören eylemlerden sonra böyle açıklamalar yapıyor. Ne kadar güvenilir bilemiyorum ama yine de dikkate alınmalı.
Türkbaharı Moderatör: Terör konusunda acil atılması gereken adımlar sizce nelerdir? Sizce yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız var mı?
Oral Çalışlar: Önce İdris bey meselesi çözülmeli. O orada İçişleri Bakanı oldukça bir anlayışı sembolize ediyor. O anlayış çözüm üretemez
Türkbaharı Moderatör: Suriye'de çatışmalar devam ediyor.Sizce Esad rejimi ne kadar daha dayanabilecek?
Oral Çalışlar: Esad meselesi biraz da Batının kaygıları nedeniyle yavaş gidiyor. Oradaki Hıristiyanlar, Aleviler, Kürtler ne olacak?
Türkbaharı Moderatör: Libya'ya hızla yapılan uluslararası müdahaleyi Suriye'de göremedik.Sizce neden sessiz kalındı?
Oral Çalışlar: Mısır'da Müslüman Kardeşlere ek olarak Suriye'de de bir Sünni yönetim gelirse korkusu İsrail'i ve Batıyı çekingen yapıyor.
Türkbaharı Moderatör: İran Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler birleşerek Kürt devleti kuracakları iddiasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oral Çalışlar: Kürtlerin kendi aralarında bir birlik oluşturmak istemeleri en doğal hakları. Ancak Türkiye Kürtleri ne yapacak asıl soru bu...
Türkbaharı Moderatör: Bunu biraz açabilir miyiz?Sizce Türkiye Kürtleri böyle bir durumda ne yapar?Devlet nasıl bir politika izlemeli?
Oral Çalışlar: Türkiye Kürtleri bölgedeki en gelişmiş topluluk. Onlar Türkiye ile birlikte yaşamak istiyorlar. Haklarını hukuklarını kabul etmek şartıyla
Türkbaharı Moderatör: Bu aynı zamanda Kürt Sorununun çözümünü gerektiriyor galiba.Sizce Kürt sorununun çözümü için neler yapılmalı?
Oral Çalışlar: Kimliklerini tanımalıyız. Onurlarına saygı göstermeliyiz. Siyaset yapma özgürlüklerini açık tutmalıyız. Kendilerini yönetme isteğine saygı.
Türkbaharı Moderatör: Türkiye'nin Suriye politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oral Çalışlar: Suriye siyaseti aceleci. İkincisi Sünni kimliği öne çıkıyor. Bunlar yanlış şeyler. Hatay'daki Nusayriler de çok şikayetçi bu durumdan
Türkbaharı Moderatör: Esad'ın Suriye'nin güneyinde Nusayri devleti kuracağı iddiaları var bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Oral Çalışlar: Nusayri devleti zor ihtimal. Belki Irak'ta olduğu gibi federatif bir yapı ortaya çıkabilir. Tabii Hıristiyanlar, Kürtler ne olacak.
Türkbaharı Moderatör: Son olarak TürkBaharı Dünyanın ilk Online-Sosyal Thinktank Platformu hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz? Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Oral Çalışlar: Çok teşekkür ederim. Sayenizde bu işe nasıl girilir öğrendim. Ben de ilk kez twitter da aktif olabildim. Ben de Türk Baharına teşekkür ederim. Umarım barışın yolu uzun olmaz. Çocuklarımız ölmez.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)